12-13 yaşlarına ait ergenlerin gerçekleşeceğini sandığı durum olan hayaldir.
yeni bir şehre ve dolayısıyla yeni bir binaya taşınmışsınızdır. yeni taşınılan şehir memleketin herhangi bir şehri olsa da o küçük beyninizle farklı insanlar hayal edersiniz. eski mahallenizdeki gibi candan arkadaşlar yoktur burda. ''misket oynayalım da seni bi üteyim'' deseniz, burdaki çocukların size mal mal bakacağını düşünürsünüz. gol atan kaleye de yoktur burda. ya da eski mahallenin herkes tarafından sevilen ve babası subay olan güzel kız da yoktur. yeni hayatınızın raylarına, yeni umutlarla dolu vagonlar oturtup, hayal dünyanızın en uzak istasyonuna doğru yola koyulursunuz.
eski mahallenizde kadınlar şişman ve terlidir. annenizin altın günlerinde hepsiyle bir şekilde münasebette bulunur ve bunların sürekli yemek yemesi yüzünden afrika'daki çocuklar aç diye düşünürsünüz.
yeni eve taşınma işleri bitip normal hayata geçiş döneminiz başladığında ise bir şey farkedersiniz. karşı komşunuz duldur. hem de güzeldir. ''ama kocasız kadın olur mu hiç'' diye düşünürsünüz. belki sadece dul olması size çekici gelmiştir. ama yalan yok güzeldir de. ergenlik hormonlarınızın da etkisiyle ona karşı bir hayranlık beslersiniz. hem böyle bir şeyle hiç karşılaşmamışsınızdır. gördüğünüz tüm komşular ''köyden turşu getirdim al ye al vitamin olur yavrım'' gibi cümlelerle yer alır hayatınızda. oysa bu güzel ve dul komşu dizilerde izlediğiniz gibi arabası olan, işe giden ve bakımlı bir kadındır. annenizle ''kız bizim oğlan da çok haşarı bugünlerde'' gibi diyaloglara girmez; ''iyi akşamlar'' der ve işine bakar. belki de ulaşılamazlığıdır onu çekici kılan ama bir gerçek var ki siz o kadına karşı bir şeyler hissediyorsunuzdur.
gel zaman, git zaman bu dul ve güzel komşuyla anneniz samimi olur ve dolayısıyla siz de konuşma fırsatı bulursunuz. size karşı yaklaşımı sizi gaza getirmektedir. ciddi ciddi onun da size karşı bir şeyler hissettiğini düşünürsünüz. anneniz yokken kapıyı tıklatıp bir şey sorduğunda ''bak bak nasıl da tilki annem yokken geliyo'' diye iç geçirirsiniz.
tüm bunların verdiği güvenle artık ondan bir işaret beklersiniz. evet, uygun bir zamanda o size göz kırpacak ve ''şş hadi kimseler yokken gel'' diyecektir. şu an için bunu dememesi tamamen şartların olgunlaşmamasındandır. yoksa bir dakika durmaz sizi hemen eve atardı. hem sizi çağırmayacak da kimi çağıracaktı ki, değil mi?
haftalarca, aylarca ondan bir işaret beklersiniz. ''ulan müsaitim işte gel desin kapıdan bile girmem yandan balkondan atlarım'' cümleleri yankılanır kafanızda. hatta kapısını çalıp ''senin geleceğin yoktu ben geldim hadi bavulunu hazırla gidiyoruz buralardan'' demeyi bile düşünürsünüz..
sonuç olarak tüm bu ergen kafası mahsüllerinden size kalan kocaman bir nah kalacaktır pek tabii ki. kocaman kadının sivilceli ergenle ne işi olur lan? manyak mısın sen deyyus.
ergenliğe ait bir koca bir hayal daha zahiri olarak kalmıştır. kocaman adam olduğunuzda tekrar yeni bir şehre taşınınca ilk işiniz karşı komşunun kapısını çalıp ''ver elini öpeyim hanım teyze ehehee'' demek olacaktır..
** özelimizi anlattık, gençlik hezeyanımızdan bahsettik seri eksilendik yahu. olsun gençler..