mutfağı mesken eyleyen hamamböcekleridir.
bir ara bizim mutfakta bunlar kamp kurmuş mutlu mesut yaşıyordu. ben gecenin ilerleyen saatlerinde uyanıp su içmek için mutfaga gider bunlarla karşılaşırdım. heryerdeydiler. artık onlarla arkadaş gibi olmuştur. bardakların içinde, şekerin içinde, raflarda cirit atıyorlardı. bardağı alıp su içmek istedigimde bardaktaki hamamböceklerini temizlemem gerekiyordu ilkin. sonra bir ara toplu katliam yapmaya başlamişdim. hergece gördügüm yerde öldürüyordum keretalari, bir müddet sonra köklerinin kuruyacagini düşünmüştüm lakin hergece yine ordalardi. adeta yüzüme vuruyorlardi çaresizliğimi ve benle dalga geçip şöyle diyorlardı ^^ bir ölsek bin geliriz biz^^. sadece artık boyutları daha ufaktı,demekki ben kaçamayan yaşlı ve savunmasız hamamböcüklerine ecel oluyor onları pervasızca ezip sadist çığlıklarla kendimden geçiyordum. gençliğimin kötü zamanlariydi, bir ara bunlar madem bu kadar çok neden tayvanlilar gibi bunlarla beslenmiyorum diye düşünmeye bile başlamışdım. artık düşman hatlarında canlı ele geçirdiğim esirleri tavada pişiyordum. hamamböceği pişirme tariflerini bilmeme rağmen bir gurme kadar keskin olan damak tadıma güveniyordum.
azcık yağ atıyordum tavaya, yağ kızarınca böcükleri tavaya atıyor, pişince kendime mayonezle servis ediyordum. itiraf etmeliyim sonuç pekde umduğum gibi değildi, tadını pek sevmemiştim. evet kıtır kıtır oluyor tadıda patates cipsine benziyordu ama bilemiyordum, damak tadıma uygun değildi. bu denememden sonra gidip ilaç almış ve daha bilimsel savaş metodlarını uygulamaya geçirmiştim.