çizgi filmlerde olsa yüzyılın en sağlam laf koyuşlarından biri olabilecek andır. ama maalesef çizgi filmde değiliz. hee tabi bunu çizgi film gibi izleyen gerizekalılar "ooo ne laf koydu" diyebilmekte.
şimdi gerçeklerle yüzleşirsek;
1- izmir büyükşehir belediye başkanı bir adet yerel seçimle, o yörenin seçmenleri tarafından seçilmiştir. o yörenin yönetim organı belediye başkanı, belediye encümeni ve belediye meclisidir.
2- bu organların dışında hiç bir kurum ve birey ki buna cumhurbaşkanı ve hükümette dahildir, belediye'nin yerdeki çöpü almasına dahi karışamaz. karıştığı an vesayet yönetimindeki bir organı, hiyerarşik denetimine almaya çalışmaktan danıştay'da dava açılabilir.
3- chp bir siyasi parti'dir. geliri, gideri bellidir. kendi cebinden izmir büyükşehir belediyesi'ne para aktaramaz. aktardığı an anayasa mahkemesi tarafından cezalandırılır.
4- belediyeler kendi bütçelerini kendileri hazırlar. merkezi yönetim bütçesinden farkı giderden önce gelirlerini bulurlar. gelirleri kadar harcama yaparlar. bu harcama yerleride belediye başkanı tarafından hazırlanır, belediye encümeni tarafından incelenir, belediye meclisi tarafından kabul edilir.
5- belediye başkanı değil kendi partisinin genel başkanından, başbakan'dan bile emir alması durumunda içişleri bakanı'nın kararı ile görevinden uzaklaştırılabilir. danıştay kararıylada belediye başkanlığından düşürülebilir.
6- bir belediyenin harcama yerlerine ancak kanunla karışılabilir. bu durumda da belediye harcamayı kendi bütçesinden değil merkezi yönetim bütçesinden karşılar.
özet geçmek gerekirse bir belediye başkanı, yöre halkına yardım yapabilmesi için;
ya fazla ödeneği olacak, belediye başkanı bunu bütçeye dahil edecek, belediye meclisi'de bunu kabul edecek ya da kanun çıkarılacak. "şu yöre halkına ayda şu kadar yardım yapılacak" denilecek ve bu yardımlar merkezi bütçeden karşılanacak.
