Bugün Azerbaycan'da birbirine zıt iki insan, iki sanatçı dinlenilir.
Milletçilerin sanatçısı Ahmet Şafak ve solçuların sanatçısı Ahmet Kaya.
Biri "Karabağ", "Azerbaycan" şarkılarının yazarı, diğeri "Biz Apoyu Özledik" şarkısının yazarı.
Biri "Çanakkale kar altında, Mehmedim dağlar ardında" söyleyen biri, diğeri "Kürdüz ölene kadar" söyleyen biri.
Ahmet Kayanın resmi ölümüne dek yayınladığı tüm eserler özel arşivimde var ve hemen sanatçının bakış açısını anlamak açısından hepsine kulak asmışam.
Sanatçının milliyeti olmaz denilir. Bu açıdan Ahmet Kaya dinleyicileri onun ancak isyancı, protest odaklı şarkılarının devrimci duygular yarattığını belirtiyor. "Şafak Türküsü" ne, "Giderim" e kulak veren bir insanın hangi hisleri geçirdiğini net biliyorum. Milliyetçiliğin savadsızlıq, geriçilik olduğunu düşünen kesimin Kürt milliyetçiliğinin öncül isimlerinden Ahmet Kayanın ideallaşdırmasındakı riyakarlığı da biliyorum. "Beni bul anne" söyleyen Ahmet Kayanın özlediyi Aponun binlerce Türk annesini gözü yaşlı koyduğunu da biliyorum. "Kafama sıkar giderim" söyleyen Ahmet Kayadan farklı olarak aşağılanarak PKK teröristleri ile aynı tabakaya konulan Türk generallerinin şeref ve namusları için qafalarına nasıl sıktıklarını da biliyorum. "Hani Benim Gençliğim Anne" söyleyen birinin özlediyi Aponun yüzlerce Mehmetçiğin gençliğine son koyduğunu da biliyorum. Onun şarkılarına kulak veren PKK-lıların dağlara nasıl çıktığına da biliyorum. "Yorgun Demokrat" ın özlediyi Aponun Türkiye'nin demokratik düzenine en güçlü tehdit olduğunu da biliyorum.
Ahmet Kaya hakkında doğruları yazmaya çalışan Türk köşe yazarlarını genellikle "ölmüş insanın arkasından konuşmazlar" ismi ile eleştiri saldırısına maruz koyuyorlar. En garibi şu ki, uzun süre Hürriyet gibi bir gazetenin genel yayın yönetmeni olmuş Ertuğrul Özkök; neredeyse bir zamanlar Ahmet Kaya hakkında yayımladığı meqalelere göre hain damgası vurmaya çalışırlar. Geçenlerde Erdoğan "Ahmet Kaya haksızlık yaptıq söyledi". Yani binlerce insanın önünde "vallahi Apoyu Özledik" söyleyen birine haksızlık yapıldığını söylüyor Türkiye'nin başbakanı. Türkiye'de kürdəsilli sanatçılar yeterincedir ve neden onlara değil de Ahmet Kaya haksızlık yapıldığı söyleniyor?
10 Şubat 1999, Türkiye Maqazinçiler Derneği'nin ödül gecesinde Ahmet Kaya yılın sanatçısı seçilerek ödül takdim olunur. Ödülü alan Ahmet Kaya şunları söylüyor: "Ben bu ödül için insan Hakları Derneği'ne, Cumaertsi annelerine;, tüm basın çalışanlarına ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir açıklama da var. Şimdi hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacaq kalpli televiziyaçıların olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa, Türkiye halkı ile nasıl hesablaşacaqlarını bilmiyorum ". Salona çöken ani sükutdan sonra tam manasıyla Ahmet Kaya linç edilmeye başlanılır, üzerine kaşık ve çengeller atılıyor. Ardından sahneye çıkan Serdar Ortaç kendi şarkısının sözlerini biraz değiştirerek "Bu devirde kimse sultan değil, padişah değil. Atatürk yolunda Türkiye! Bu vatan bizim, ellerin değil! "Okuyarak olayları daha da gerginleşdirir. Yıllar sonra aynı adım bir üniversitede konser verirken Ahmet Kaya fanları tarafından Serdar Ortaç ediliyor. Çok gariptir ki, bu ödül gecesinde Serdar Ortaç'ın yaptığı hareketi ayakta alqışlayanlar arasında diğer bir kürd asilli sanatçı Mahsun Kırmızıgül de vardı. Aynı gece Ahmet Kaya haksızlık yapıldığını normal düşünebilen herkes kabul ediyor. Bir insanın kendi dilinde şarkı söylemek istemesi, ona klip çekmesi ve vatandaşı olduğu devletin televizyon kanalında yayımlamasını istemesi onun en doğal hakkıdır. Nitekim, bugün TRT 6 kanalı ancak Kürtçe verilişlər ve şarkılar yayımladı. Ahmet Kayanın kendi mensubu olduğu halkın sorunlarını qabartmasında da herhangi bir sorun yoktur.
"En çok istediğim ben öldükten sonra, arkamdan bu ülkeyi sevmedi demesinler" söyledi Ahmet Kaya. Ahmet Kayanın Türkiye'yi sevip-sevmemesini net söylemek mümkün olmasa da, milyonlarca Türkiye vatandaşının onu sevdiği bir gerçektir. Ama bu milyonların sevgisine rağmen Berlin'de verdiği konserde açıkça Abdullah Öcalan için yazdığı "Vallahi Apoyu Özledik" şarkısını yüksek hazla okuması ve bu zaman PKK bayraklarının havada sallanması, Kürtlerin haykırışları onun milyonlarca dinleyicisine, şehit olan binlerce Mehmetçiğin ruhuna hakarettir. O görüntüye bakınca, saçlarına yıldız düşmüş koparma anne "söyleyen Ahmet Kaya hiç de samimi görünmüyor, yorgun demokrat hiç de demokrat görünmüyor. Ben Medya TV'de yayınlanan bu videoya bakarken ((vid:#16539) + ++ +) Ahmet Kaya dinleyicileri adına utandım, bu tür tefekkürde olan bir sanatçının Azerbaycan'da kahraman gibi gösterilmesine, Facebook'un qaragüruhçu tabakasının onu tebliğ etmesine üzüldüm .
Sevindiyim hal odur ki, ne iyi bu qaragüruhçulardan farklı olarak, sağduyulu Azerbaycan Türk gençliğinin sanatçısı olan Ahmet Şafak var. "Sadece kurt" dan başlayan ve "Aşk ve Vatan" ile devam eden bir sanat yolu, "Türk asrına girerken girerken" (1992), "Kavramlar Dokunmak (1993)," Yükselen Milliyetçilik ve Liberal ihanet "(1995)," Kan Meclisi 1915 "(2007)," Kurt "(2008)," Şöhret Sanatı Öldürdü, Cinayeti Ben Gördüm "(2009) gibi kitapların yazarı, Karabağ konusunda yazılan en muhteşem şarkılardan birinin yazarı, Azerbaycan Türkiye dostluğuna adadığı" Azerbaycan "şarkısı, Bakü'de verdiği konser sırasında elde ettiği geliri Azerbaycan ordusuna yardım olarak affetmesi Ahmet Şafakın büyüklüğünün ve sevgisinin simgesidir. iki yıl önce 3 Mayıs Türkçülük gününde konser veren zaman Ahmet Şafak hayranlarının, Türkçülük ruhuyla şekillenen gençliğin hayqırtısı ile, Medya TV-de yayınlanan Ahmet Kaya konsertindeki haykırışları kıyaslamaya çalışıyorum. Benim PKK bayrağı dalgalanan tarafı tercih edenlere, bir teröristin özlendiyi ortamı tercih edenlere yazığım geliyor. Sanatın milleti olmaz, ama hiçbir sanat teröre destek de olamaz. iki Ahmetin farkı budur.