bazı insaların yaşayabileceği gidiş süreci. geri dönüşü var mıdır peki? vardır, ama çok zordur terbiyesizliklerden geri dönülmesi. bir kere ağızdan, bedenden firar edince terbiye yoksunluğu, önüne geleni yıkar geçer, kırar geçer. silah arkadaşını kaybetmiş asker gibi. hocasının gözünden çoktan düşmüş öğrenci gibi.
terbiye nedir? toplumun kurallarıdır. toplum nedir? garip garip kurallar koyan evrensel küme midir? yok, o kadar basit değildir. belki de...
***
neyse, bırak şimdi terbiyesizliği de. hiçbir şey olduğu yok. göz göze de gelmedim bugün, gelebilirdim aslında. garip bir şey oldu, kaçırdım gözlerimi birden. o yine, gülümsüyordu, yürüyordu. ben de yürüyordum. ama, olmadı.
onu görmediğim günlerde, yani bir iki gün falan görmediğimde, moralim daha bir düzgün oluyor sanki. ama, öyle de bir eriyor ruhum, anlatamam. hoş, onu gördüğümde de eriyor ama, garip işte, bilirsin aşk gariptir, pistir.
bugün yine birkaç salak gördüm, suratlarında o yavşak ifade. o yine sabırlı. sinir oluyorum ulan, gıcık oluyorum, öldüresim geliyor o yavşakları. ama, ben neden bahsediyorum? kız, beş senedir bir başkasını seviyorken, ben neler saçmalıyorum?..
çok kötü. berbat, rezalet bir durum bu. ne umut var, ne bir ışık. her şey dursa, unutulsa birkaç saat. sadece o ve ben kalsam. herkes donsa, dünya dursa. sadece o ve ben. sonra, ben anlatmaya başlasam, o hiç korkmasa, kızmasa. rahatça konuşsam onunla her şeyi. burada anlattıklarımı anlatsam. zaman dursa...
***
aynaya bakıyorum, göremiyorum bir şey. gözlerimi kapatıp açamıyorum. kapatıyorum, açamıyorum. açıyorum gözümü, ışıklar sönüyor. sonra, bir şey oluyor, ben koltukta oturuyorum. herkes aynı işlerle uğraşıyor. devam ediyorum, ilerliyorum.
sizi sevmeyeceğini bildiğiniz birine aşık olmak nedir? bir günahın bedeli olabilir, bir hatanın telafisi, bir ahın geri dönüşü olabilir. hepsi olabilir. bir zehir var, dolaşıp duruyor, bir de konuşuyor sinirim bozuluyor.
***
off...
hadi bitsin artık her şey. böyle bir teklif sunulsa, "bitsin mi?" denilse, hiç düşünmeden "bitsin" derim. umurumda değil zaten hiçbir şey. aileymiş, arkadaşmış ne önemsiyorum, ne düşünüyorum.
bir yazarın/yazının tıkanma anı... üç noktaya sığınmak, boşluklara sığınmak. ifade veren bir suçlu gibi, habersizce ölüme sebep olmuş gibi. zor durumlar, zor anlar. gecenin bir saatinde karabasana kapılmak gibi, gecenin bir saatinde anlaşılmayan şeyler anlatan bir bebek gibi.
***
evet doktor. ben hala saçmalıyorum, hala aşığım ve o hep bahsettiğim alışma mevzusu var ya, daha doğru düzgün oturmamış. unutamam biliyorum, tek sığınağım alışmak.
o da olmazsa bittim demektir. her aşk böyle mi peki?