geçen gün yağmurun altında yürürken dinlediğim, ortasında akustik gitarın girmesiyle *, yolun ortasında durup, ellerimi iki yana açıp, başımı gökyüzüne kaldırdığım ve kendimi vendetta'daki evy'nin hücreden çıkıp yağmurun altında yaptığı gibi ağlarken bulduğum şarkı. o an şunu hissettim, "boş oda" sadece evin dört duvarı içinde bir yerlerdeki yalnızlığı anlatmıyor artık, şehrin ortasında yürürken farkettim bunu, dikkat edin. boş adanın delalet ettiği mana inkişafa uğradı artık. empty city dedim o an, emty world...