istanbul, ankara ve izmir dışında gösterime girmemişti. vakti zamanında çok küfrettim bu duruma ama korsan dvdsini de almadım. filmin iyi olduğunu biliyordum, ki javier bardem'in oyunculuk kalitesinden ve yönetmen alejandro gonzález iñárritu başarısından şüphem yoktur.
neyse efendim bugün üds'den çıkmış izmit sokaklarında stres atariken ne göreyim? bizim kıytırık belsa sinemasında * bu film gösteriliyor. neyse saat 15'te de seansı varmış aldım hemen bileti. filmi sinemada seyredecek olmanın sevincine biletin beş lira olma sevinci de eklenince keyfim yerine geldi, sınavın etkisi bitti gitti bir anda. *
benden başka iki çocuk daha vardı koca salonda. film hakkında fikirleri yokmuş, aralarında konuşurken duydum. neyse üç kişi seyrettik filmi. tabi araya kadar.
ikici yarı başladı, bir baktım ne gelen var ne giden. tek başıma salon kapatmışçasına seyredaldım oh mis gibi. arasam bulamazdım bu şansı.
javier bardem (uxbal) harbi iyi oyuncu, bir kez daha görmüş oldum. önce ne yaptığını anlamadım cenaze odasında. milleti mi dolandırıyor acaba diye düşündüm. meğerse telepatik güçleri varmış, paraya çeviriyormuş bunu. kuralcı ama fedakar bir baba aynı zamanda.
ayrı olduğu karısı marambra manik depresif. konuşmaya başlayınca vıdı vıdı susmak bilmiyor, beyin şişiriyor.
kızları ana her şeyin farkında. mateo'nun psikolojisi bozuk. altına kaçırması neyse ama 7 yaşında sigara içmesine ne demeli!
uxbal'in kardeşi tito ise gününü gün eden bir alemci. hatta alemciden öte ergen aklına sahip bir piç. filmi yeni seyrettiğim için sinirim hâlâ sıcak. şöyle ki:
tito: - şu arkadaki kız var ya pembeli. anal yaptım onla. düzüşmeyi çok sever. ekere kikiri.
uxbal: - ama o kız çok küçük .
çinli gay üretici hai. nasıl bir zalıma dönüşmüş sonra, akıllara zarar.
ispanya pazarında çin malı istilâsı.
işportacılık yapan göçmenler.
rüşvetçi polis.
senegalli ige.
hastalık, yoksulluk, pişmanlık, ölüm... dram her yönüyle işlenmiş filmde, rahatsız edici bir soundtrackle hatta.
sevdim ben, güzel olmuş. ibretlik. *