''Dâr-ül-harbde bulunan bir (Müstemin müslimân), meselâ, Türkiyeden Fransaya, ticâret için gitmiş olan bir müslimânın, onlara para verip fâiz alması, kumar oynayıp para alması câiz olur. Çünki, onların malı, bizlere halâldir.''
sizin ''bağdaşla oturmayı bile edepsizlik sayan istanbul beyefendisi'' müslümanın kafirlere tefecilik yapmasını, kumar oynayıp paralarını çarpmasını edepsizlik saymıyor, zira ''malları müslimânlara halâl'' imiş...