hiç hayal etmemiştim bu bölüme girmeyi. iletişim iletişim diye dolanıır dururdum sağda solda. biraz fazla puan yapınca "yazmayayım devlet iletişimlerini. özelleri yazayım belki onlara girerim." demiştim. giremedim. türk dili ve edebiyatı'ndayım şimdi.
hiç düşünmemiştim öğretmen olmayı. akademik kariyer yaparım diyordum. onu yapamazsam da "okul bitsin nasıl olsa istanbuldayım. özel şirketlerden birine girerim." dedim hep. zira çevrem bitirdiği bölümle ilgili alanlarda çalışmayan insanlarla doluydu. derken bir haber çıktı. fen edebiyatlara okul sırasında formasyon alma hakkı kaldırıldı diye. bir an ne yapacağımı şaşırdım. yürüyüş düzenlediler, katıldım.
elbette biliyorum ki biz oraya bilim insanı olmak için gidiyoruz. ancak o alanda yeterince iş olmayınca insanlar da öğretmenlik yapmak istiyorlar. en iyi bildiklerini öğretmek.
oldum olası kaçmak istedim. sınava hazırlanırken tek hayalim eskişehire gitmekti. olmadı, gidemedim. bir ara olmayan ingilizcemle erasmus yapma hayalleri içindeydim. yapamam biliyorum.
işte sevmeyerek geldiğim bu bölüm var ya: türk dili ve edebiyatı. daha birinci sınıf olmama rağmen buradan bu kadar keyif alacağımı bilememiştim. o istemediğim öğretmenlik var ya. onu da ister oldum işte. anadoluda ücra bir köy ya da kasabada. yemyeşil doğa, tertemiz hava, sukunet. bunları ister oldum şimdi de. kimse olmasın istiyorum sevdiğim ve benden başka. hoş sevdiceğimle de henüz tanışmadık ama karşılaşırsak eğer benim gibi olacağını tahmin ediyorum. daha doğrusu umut ediyorum.
şimdilik böyle işte. hala otobüste ayakta gidiyorum. camı bile açtırmıyor yaşlı teyzeler. havasızlıktan ölüyorum okula gidene kadar. dışarı çıktığımda tek duyduğum arabaların gürültüsü ve bağırarak konuşan insanlar oluyor. tek gördüğüm ise koşuşturan insanlar. herkeste bir yetişme telaşı. sessizlik oluyor diye akşamları okumak istiyorum kitabımı. on gibi uzanıyorum yatağıma. sessizlik olmuyor, okuyamıyorum. sessizliği özledim, temiz havayı özledim. sakinliği özledim.