türkiye'nin geleceğine, türkiye'nin varlığına karşı yapılan bir eyleme sessiz kalmasıdır aslında.
mesele müslüman bir ülkeye yapılan müdahaleye göz yumulması değildir.
olaya böyle yaklaşırsak, geçmişte türkiye'nin de cezayir'e karşı fransa'nın yanında durduğunu unutmuş oluruz.
ve eğer olaya yine "cezayir'in yanında durmuyorken neredeydiniz ey laikçi/kemalist/ulusalcı/ülkücüler" şeklinde yaklaşırsak, türk devletinin dış politikasının çerçevesini çizen istikrar daha da açarsak sınırların değişme korkusunu görmemiş oluruz.
sınırların değişmeme korkusunu da anlamak zor olmasa gerekir. hele de türkiye gibi milli mücadelenin neden yapıldığını iyi hatırlayan ülkeler için.
mesele libya'nın müslüman bir ülke olması değil. kimse unutmasın ki o libya lideri bize kıbrıs'ta ne kadar destek verdiyse de çadırında yanında erbakan varken bir o kadar küstahlaşmıştır.
ama dediğim gibi mesele bu değildir. mesele türkiye'nin çıkarıdır ve türkiye'nin çıkarları yabancı ülkelerin müdahalelerine karşı olmayı gerektirir.
mısır'da tahrir meydanında toplananlar gibi diyarbakır sokaklarında; bingazi'de gösteri yapanlar gibi şırnak caddelerinde gösteriler bir şekilde yaptırılabilir .
nevruz görüntülerini gördüğümüzde pek de imkansız olmadığını görüyoruz bunun.
akabinde çıkacak bir iç karışıklık ve sonrasındaki bir devlet müdahalesi de libya'nın başına gelenleri bizim başımıza açabilir.
türkiye libya değildir, evet. ancak bu sefer müdahale eden fransa da olmayabilir.
ordusunun yönetim kademesi içeride olan, moralsiz bir ordunun ise böyle bir durumda ne yazık ki başarılı olması kolay değilir.
başka bir girimde yazdım, yine yazıyorum.
bu operasyonu örtülü/örtüsüz destekleyen herkes vatan hainidir.
akp hükümeti de bu ihanetin bir parçasıdır.