yeryüzündeki katliamlardan en acısına, kıyımlardan en yürek parçalayanına maruz kalmış, alçak gönüllü, gördüğü herşeyle, her canlıyla dost olmayı düstür bellemiş, ihtiyacı olan gıdayı temin etmek için avlanacağı zaman doğadan ihtiyacından fazlasını almayan, bir geyik avlayacağı zaman soyları devam etsin diye içlerinde en sağlıksız olanı avlamaya itina gösteren, doğaya asla zararı olmayan, kardeşlik dostluk ve barış içinde yaşayan, bugün dünyaya çağdaşlık, uygarlık ve özgürlük dersleri veren avrupalılar tarafından, daha fazla acı çeksinler diye birden öldürmeyip etleri hergün ufak ufak kesilerek, vahşi köpekleri üzerine saldırtıp paramparça ettirerek, Memeden kesilmemiş bebekleri annelerinin göğsünden alarak onları en uzağa fırlatma konusunda birbirleriyle yarışarak katlettikleri, soylarını kuruttukları, çok çok küçük bir kısmını özellikle köle olarak kullanmak için hayatta bıraktıkları, toprakları gasp edilmiş, hunharca öldürülmüş, katledilmiş 60.000.000 * insan, kos koca bir kültür.
katliamların milyarda birini anlayabilmek için kızılderili katliamı döneminde yaşayan Bartolomè de Las Casas tarafından bizzat iki gözüyle görüp şahit olduğu hunharlıkları anlatığı türkçeye kızılderili katliamı adıyla çevrilen kitabı okumakta yarar vardır.
kitap hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için radikal gazetesinde kitpla alakalı çıkan bir yazıyı aşağıya eklemek isterim.
Rahip Las Casas, Amerika'yı 'keşfeden' ispanyolların yaptıkları zulmü 'Kızılderili Katliamı' ile kayda geçirdi. Kitap, özenli bir çeviri ile yeniden Türkçede
KIZILDERiLi KATLiAMI
Bartolome de Las Casas, Çeviren: Ömer Faruk Birpınar, Babıali Kültür Yayıncılığı, 2005, 134 sayfa, 8 YTL.
Tarih yazıcılığı konusundaki ünlü cümleyi duymayanınız kalmamıştır: "Aslanların tarihçileri olana dek, tarih avcıların kahramanlıklarını anlatacaktır". Bu cümlenin, burada sözünü edeceğim eser açısından şöyle bir versiyonu kurulabilir: "Amerika kıtasının Batılılarca keşfi, bize uzun yıllar anlatıldığı gibi, sadece görkemli ve önemli bir 'keşif' olarak bilinecekti; eğer koca bir kıtanın yerli halklara yapılan bin bir türlü işkence, katliam ve soykırım uygulamalarıyla boşaltılmasını yazan bir tarihçi çıkmasaydı." Gerçekten Güney Amerika'nın Colomb ve sonrasında zenginlik hayaliyle sökün eden diğer ispanyollarca 'keşfedilmesi' sırasında, işin içine çomak sokan bir 'aslan tarihçisi' vardı: Bartolome de Las Casas.
Keşfedilen toprakların yerli halklarına Hıristiyanlığı öğretmek üzere Amerika'ya gitmiş bir ilahiyatçı olan Las Casas, önceleri topraktan ve yerli kölelerden payına düşeni almaya tereddüt etmezken, tanık olduğu vahşet ve kıyımın boyutları karşısında vicdanıyla hesaplaşmış ve ömrünü Kızılderililer'in haklarını korumaya adamıştır. ispanyolların Güney Amerika'yı keşfi sırasında gördüklerini, duyduklarını ispanyol krallarına rapor etmeyi, durumu değiştirmek için mücadele vermeyi ve genel olarak tanık olduklarını kayda geçirmeyi bir vicdan borcu bilir. Las Casas'ın önemi, Avrupa'nın, Keşifler Çağı ve peşinden gelen Latin Amerika, Afrika ve Asya'da sömürgeler kurması döneminde yarattığı ekonomik, siyasal ve kültürel adaletsizliklere karşı çıkan ve bununla mücadele eden ilk Avrupalı olmasındadır.