ben bu yazıyı sana yazdım; ama sen kimsin bilmiyorum...
dünyanın bi ucunda sen, bi ucunda ben varım sanki.yani o kadar uzakta duruyorsun.peki bu kadar uzaktan kalbime nasıl dokundun hiç bilmiyorum.
biliyorsun yeni başlangıçları sevmem ben.çünkü yeniden başlama noktasına geldiğimde hep tükenmiş oluyor gücüm.bunu en başından anlamıştın ve o gün çözdün düğümü.hiç başlamamış gibi başladık seninle.bi adı bile yoktu aramızdaki çekimin.tanıma yakışan kelime çekimdi onu seçtim.yoksa aramızdaki adsız şeyin adı olamayacak kadar az harfi vardı,dar ve küçüktü ünlüleri... ama yinede başka bi kelime bulamadığım için yazımın devamında da "aramızdaki çekim" diyeceğim.
sorun çıkaran taraf hep bendim.hayatımın diğer alanlarında da olduğu gibi evet bu konudaki uzmanlığımı sana da kanıtlamazsam olmazdı.uzunca bi süre hatta bi kaç sene aramızda herhangi bir ilişki olamayacağından bahsettim ki o vakitler henüz çekimin ç si bile yoktu. çok sabırlıydın.insanüstü denebilecek kadar. eğer aramızdaki uzaklığa güvenmeseydim kötü niyetli emellerin (gazozuma ilaç atabilirdin mesela) olduğuna inanıp bi kalemde kestirip atardım.ama o kadar uzaktaydık ki biz birbirimize,senin bana zarar verebilme ihtimalin bahse konu bile olmuyordu.
evet bazen çok yakın arkadaşlarımla adının anlamlarından söz ediyorduk,ben bahaneler buluyordum onlar beni anladıklarını ifade eden cümleler kuruyordu,konu kapanıyordu.yani hiç aklımda yoktun demiyorum ama silüetin aynamda belirmiyordu.bu yeterliydi olmaması için.ve 20 yıl sonrası hayallerime entegre edemediğim hayatının akışı, aramızda duran koca bi boşluğa kapı oluyordu.giremiyordum o kapıdan.karanlıktan korkuyordum ve en çokta korkmaktan korkuyorum... başlarsak ve biterse,alışırsam ve giderse,seversem ve terk ederse,inanırsam ve yanılırsam... ikili kelime grupları çoktu bende. sözlüğüm bi olumlu bi olumsuz kelimelerle doluydu,en sona olumsuzu koyduğumdan olsa gerek,hep negatif hep hoyrat ve hep yalnız... bi ileri iki geri...
sonra bi gün çıktın gittin.ne ses ne seda... kendimsiz kalmış gibiydim,isimsiz kalmış gibi. sanki ismimi ve benliğimi götürmüştün ve insanlar benimle ilgili cümlelerini bi ismim olmadığı için kuramıyorlardı.ve ben yokluğuna teselli cümleleri duyamıyordum.arayan hep sendin,merak eden hep sendin,gülümseyen hep sendin ve hayat sana bi sıfır öne geç diye iki gamze vermişti (derinlik,oran ve simetrileriyle övündüğün)onları kullanıp,birilerini mutlu edende sendin.oysa ben gamze sevmezdim.ama özlemeye başlamıştım.yani kısacası yokluğun canımı yaktmıştı.
geri döndün.bu kez kaldığımız yerden değil çok daha ilerisinden devam ettik.bi kaç yaşanmışlık atladık.başladığımız herhangi bi yer yoktu ve bu benim için iyi bi durumdu.ilerledik saydık kendimizi.uzun iletişimler,aramızda büyüyen "çekim". e hadi gel artık demeye başladım.başlamadığımız ilşkiden güç alıp.yani olmayan temelden güç alıp.(oysa hep söylerim argümanın güçlü olsun,söylerim ama yapamam)güçsüz argümanımızdan güç alıp planlar yaptık,günaydın mesajlarıyla ve iyi geceler konuşmalarıyla aramızdaki "çekime" güç kattık.
peki yolun neresi bitti neresi kaldı şimdiye düşen zamanda?
zamanla hevesin ve heyecanın azaldı.atladığımız yaşanmamışlıklar eksiltmeye başladı.yetmez oldu telefon iletişimi.ve gelmeyen günaydın mesajları günü anlamsız yapmaya yetti.tarifi zor bi sürece girdik.hesap soran sorular dönmeye başladı zihnimde,senin için hazırladığım konuşmalar;ne yaptığını sanıyordun,neden böyle davranıyordun,2 aydır herşey yolunda da son bi haftadır neler oluyordu sana?
evet bakteri üreten açık bi yara gibi,soru üretiyordum.başlamayan başlangıç, adı olmayan o şey her neyse işte canımı sıkıyordu.durması gerekiyordu bi yerde.devam edecekse bile sağlıklı olması için. hassas zamanların doğal etkisi,birine fazlaca anlam yüklemekti ve bu durumun berbat etkisi onun bu sorumluluğu kaldıramayacağını düşünüp istikrarsız hareket etmesiydi.evet aramızdaki "çekimin" son hali buydu.
anlamlar yerine otursun diye bi süre beklenilmeliydi.zira akıl zamansız öldürürdü,herşey zamansız ölümleri durdurmak içindi.önce kendinde varolanı korumak,sonra arşındakinde olanı bulmak ve hep öyle kalması için zaman vermek en güzeliydi.derin bi nefes almak gibi,zor bi sınavdan sonra rahat bi uykuya dalmak gibi... "çekimin" sınavıydı bu. zaman geçince birlikte uykuya dalmak için beklemek en güzeliydi.hayat biriksin diye bi kenarda,bişeyler tükenirse akıl zamansız öldürür demiştim demeyeyim diye...evet beklemek lazımdı bi süre.
ben bu yazıyı sana yazdım.yazımın başında kim olduğunu bilmediğim sana,yazımın sonunda kim olduğunu anladığım sana...
ve ayrıca yazmadığım tüm geceler için iyi geceler sana...