dayı:
mesele libya yı kurtarmak değil yeğen.
mesele türklerin gazını almayı bilmekte yeğen.
türkler ekran başında gazlarını boşalttıkça, rahatladıkça, deşarj oldukça, biz biraz daha kuşatıyoruz, biraz daha yaklaşıyoruz sonlarına.
mesele düşmanını dost bildiği ile uyutabilmekte yeğen.
mesele emziği sevdirmekte.
polat var ki mehmet e, mehmetçiğe gerek kalmasın yeğen.
modern savaşta dostun kim, düşmanın kim bilemezsin yeğen.
mesele bilmekte değil, bildiklerinle yetinerek, bilmediklerine yenilmekte yeğen.
polat:
sen, dizileri karıştırdın herhalde dayı.
dayı:
yok yeğen yok, dizi doğru da senin yolun yol değil.
polat:
ne diyorsun dayı sen.
dayı:
öyle memati ile, abdülhey le olmaz yeğen.
adamı bozuk para diye harcarlar yeğen.
libyayı kurtaracam derken, çanağı kaptırırsın yeğen.
polat:
hasminallah.
dayı:
allah ya yeğen.
yukarıda allah var değil mi.
racon kese kese amerika, israil dize gelir mi yeğen?
polat:
ölüm ölüm dediğin nedir ki dayı?
dayı:
hele bir susta motorun soğusun yeğen.
sıka sıka kafayı sıyırmışsın sen.
polat:
sence ne yapmalıyız dayı?
dayı:
haddimizi bilmeliyiz yeğen, değil mi?
polat:
had nedir ki dayı?
sıkarsın olur biter.
dayı:
sıkarsın bitmez yeğen.
bunun şarjörü var.
mermi kapasitesi var.
namlu ısısı var.
öyle değil mi yeğen?
o kadar mermiyi nerenden çıkarttın derler adama yeğen.
o silah götünde patlar derler adama yeğen.