Çok akıllı olamadım hiç. Yanlış atlara çok oyunlar oynadım. Sürüden ayrılan koyunları sevdim hep, bir de kendi bacağından asılmayanları. Kendimle yaşadım en büyük kavgalarımı.. içimdeki çocuk saklambaç oynadı hayatla, ben seyrettim. Dışarıdan bakanlar kâh öyle bildiler,kâh böyle. Bense adalar hayal ettim; kıyılarına cam şişeler içinde sevda mektupları vuran..
Yüksekten korktuğum halde yükseğe çıkmak istiyorum ve aşağı doğru rüzgara kendimi bırakmak istiyorum. Rüzgarı ellerimin içinde, parmaklarımın içinden geçerek hissetmek istiyorum.Ama bunu ölmek için istemiyorum, bahsettiğim intihar değil! Sadece rüzgarı hissetmek, düşmenin verdiği hazzı hissetmek istiyorum.
Bi uçurum kenarında oturup saçlarımı rüzgarın dansına bırakmak, zerrelerime kadar hissetmek istiyorum ürpertici aynı... zamanda sarhoş edici bu atmosferi.. Ve ay ışığı altında, yalnızlık ve ben.. Rüzgar ve ben.. Titremek, korkmadan rüzgarı kucaklamak, şakaklarımı buz gibi hissetmek.. Mutluluk bu olsa gerek..