sadri alışık' ın ah güzel istanbul adlı filminin bir sahnesin de, çalmakta olan ve '' haşmet ibriktaroğlundan '' intikam alan eser. işte o diyaloglar :
( ayşe, barakada ona hediye edilen kürkle dans etmektedir ve haşmet girer içeri. )
ayşe : nerde kaldın, meraktan öldüm.
haşmet : hiçte öyle bir halin yok, 2 süslü paçavra görünce herşeyi unutmuşa benzersin.
ayşe : güzel değilmi ha... tuncay beyin hediyesi bu geceki davete gidecegim, davet benim şerefime yapılıyor.
haşmet : bak ayşe senin yerinde olsam, hemen geri gönderirdim bunları. tuncay gibiler hiçbişeyi karşılıksız vermezler.
ayşe : ne demek istiyorsun..
haşmet : ne demek istediğimi anlıyacak kadar akıllısın.
ayşe : bunları sırf o davet için kabul ettim, napıyım o zenginlerin arasına pırtıl, pırtıl mı çıkıyım. hem bu insanları bana sen tanıştırdın ya...
haşmet : ben tanıştırdım, suçlu oldugumu biliyorum ama, beni büsbütün pişman etme yaptıklarıma. bak ayşe hayale kapılma ben sadece ucuz bir kurnazlık tasarlamıştım, geçici bir modayı istismar edip, kenara bi kaç kuruş koymak sonrada arkamıza bakmadan savuşmak.
ayşe : ama beni dün gece nasıl el üstünde taşıdıklarını sende gördün dimi.
haşmet : zenginlerin eğlencesi belli olmaz, bazen bir sirk palyaçosuna, bir maymuna, bir kraliçeden daha çok değer verirler, onları daha çok eğlendirdiği için.
ayşe : kitap gibi konuşma ne dediğini anlayamıyorum.
haşmet : bu gece bu kılıkta gidersen, onlardan hiçbi farkın olmadıgını görücekler ve sana nasıl bozulucaklar düşünebiliyormusun.
( ve ayrılır ayşe ile haşmet... )
haşmet : ee.. ne yaparsın, ava gider avlanır demişler, bu şehnaz longa nın senden intikamıdır haşmet.