bir film için yorum yaparken duygulardan arınıp sadece sinemasal değerlendirme yapacak olursa bu film başarılı bir filmdir.
oyunculardan başlayalım. herşeyden önce ilk yapılanın güzelliğinin ayrı bir değer taşıdığını hesaba katarsak christopher reeve'in yerini hiç kimse tutamaz ancak brandon routh superman ve clark kent karakterlerini güzel bir biçimde yansıtmıştır, ve ayrıca tip olarak daha doğru bir seçim düşünemezdim inanın bana.
lois lane karakterini oynayan kate bosworth'un de başarılı bir iş çıkardığını düşünüyorum. kevin spacey'den yola çıkarsak lex luthor için konuşmaya gerek yok zaten.
gelelim filmin konusuna:
--spoiler--
yahu arkadaş nesi mantıksız anlamadım gitti?
kripton gezegeninde sağ kalanlar olduğu ihtimali üzerien adam kalkmış kendi gezegenine varsa kendi insanlarından hayatta kalan, onları bulmaya gitmiş. sen olsan gitmez miydin? belki hiç görmediğin annen, baban yaşıyor.
neyse o gittiği sürede tek büyük aşkı ve ona aşık olan ve muhtemelen gitmesinin verdiği sinirle "dünyanın neden superman'e ihtiyacı yok" isimli yazıyı yazan lois lane, yazısıyla belki de superman'e tepkisini dile getirmiş, ve bundan ötürü ödül almış bir gazeteci. doğru superman yoksa dünyanın da ona ihtiyacı yoktur. bizim var mı ki? belki vardır. neyse. derken uzun yolculuğunun ardından dünyaya geliyor.
super adam uçak sahnesinde uçağın üstüne çıktığında ayak sesleri duyulduğunda, uçağı kurtardığında hiç mi duygulanmadık arkadaş? ben duygulandım şahsen, tüylerim bile diken diken oldu. tıpkı ilk superman filmindeki o helikopter sahnesi gibi etkileyiciydi, ama yine dediğim gibi hiçbirşey o ilk superman filmlerinin yerini tutabilir mi? tutamaz.
gene neyse; uçak sahnesi o kadar güzel yansıtılmış ki, sırf o sahne bile film için olumlu şeyler düşünmeye yeter benim için. ayrıca lois ile superman'in buluştuğu ve superman'in lois'i uçurduğu sahneyi düşünmek lazım. yukarı çıktıklarında superman lois'e "duyuyor musun?" diye soruyor, lois "neyi?" diye sorunca superman ona "bütün insanları, beni çağırıyorlar" diyor. işte bu sahne aslında insanların superman'e ihtiyacını dile getiriyordu.
lex luthor'un dünyaya kaos getirme ve superman'i öldürme planları. kriptondan gelen taşları kullanarak yer kabuğunu kriptonite dönüştürmeyi başarıyor ve kriptoniti superman'e saplayarak adeta onu ölüme terkediyordu. lois ve tayfası superman'i buluyor ve taşı çıkartıyordu. "gücünü güneşten alan" kahramanımız dünya yer kabuğundaki kriptonit tabakasını sökerek hem dünyanın dengesini yeniden sağlıyor hem de kendisini öldürebilecek bu etkiyi, belki de dünya için ölümü göze alarak uzaya fırlatıyordu. bunlar dışında lois lane'in küçük oğlunun superman'den olduğunu öğreniyorduk.
--spoiler--
filmle ilgili olumsuz eleştirim şudur ki superman'in kriptondaki simgesi olan büyük "s harfi" onun göğsünde ve sırtındaki pelerinde yer alırdı. ancak bu filmde sırtındaki pelerindeki simge yoktu, ve kostümü christopher reeve superman'ine göre daha koyu renklerdeydi.
ayrıca filmde dikkatimi çeken bir durum ise daily planet'teki teleziyonlarda superman'in görüntüleri yayınlanırken lois'in oğlunun clark'a bakışı ve sonrasında yeniden ekrana bakışı. clark ile hergün beraber olan ve superman'e aşkı olan lois lane bile farkedemezken, ikisini de ilk kez gören çocuk benzerliği farketmişti. sanırım burada clark kent'in bir gözlük, takım elbise ve saçların taranması farkıyla superman kimliğini gizlemesi olayındaki absürtlüğe gönderme yapılıyordu.
neyse bence film olarak değerlendirir, sadece bir superman filmi olarak başarılı bir filmdir. kaldı ki imdb de puanlarına baktığınızda superman 3 ve superman 4 ten daha fazla puan aldığını, superman 2 filmine de kıl payı geçildiğini görebilirsiniz. brandon routh olmasa da yeni superman filmlerini bekliyoruz, ama bu kez lex luthor haricindeki kötüler olsun lütfen.