maraş katliamı

entry206 galeri video1
    16.
  1. YÖRÜKSELiMiN BUGÜNKÜ HALi

    Kahramanmaraş merkezindeki Yörükselim Mahallesi. 70'li yıllarda Alevi vatandaşların yoğunluklu olarak yaşadığı bir bölgeydi. 19 Aralık 1978'i izleyen günlerde bu mahallede yaşanan katliam. Alevilerin büyük oranda göç etmesine neden oldu.

    SIDDIK ELBiSTANLI / TÖB-DER ÜYESi ÖĞRETMEN

    "Duyduğum kokunun, yakılan insan eti kokusu olduğunu düşündüm"

    Halen öğretmenlik yapan Sıddık Elbistanlı, Maraş katliamında, canını zor kurtardığını söylüyor: "Maraş'ı terk edenlerdenim. Adıyaman'a göçtük. Öldürülen öğretmen Mustafa Yüzbaşıoğlu'nu tanırdım. Kendisi ne Alevi'dir, ne de Kürt'tür. Sadece bir TÖB-DER üyesiydi. Onun yanında öldürülen Hacı Çolak da arkadaşımızdı. Olaylarda bizim evimiz taşlandı. Bir akşamüzeri 'yakacaklar' haberi alır almaz evimizi terk ettik. Bunu kimler yapıyor biliyoruz ama asıl yaptıranlar kimler? Her ülkücü saldırgan değildi o zaman. Bir duyduk iki öğretmen öldürülmüş. Bu olayların tepe noktasıydı. Cenaze kaldırılmak için önce hastaneye, morga götürüldü. Üç-dört saat sürdü bir otopsi. Öğretmenlerin cenaze namazının Ulu Cami'de olmasına karar verilmiş. Olaylar orada hazırlanmış. Karşı taraf belli bir hazırlık yapmış. Birbiriyle hiçbir araya gelmeyen sol gruplar orada cenaze için bir araya gelmişlerdi. Herkes kafasına göre bir davranış sergiledi. Ben Türk Bayrağı serelim tabutun üzerine' dedim. Karşı gruptaki insanlar da Türk Bayrağı sallıyorlardı caminin içinden. Çok özel bir anım var. En öndeydim ben, cenazeyi götürüyoruz. Bir-iki kişi içimizden sağa sola taş atmaya çalışıyordu. Önlemeye çalışıyorduk. Bir baktık en önümüzde, yüzünde mendil olan, tanımadığımız, yüzü kapalı insanlar. Cenazemize bayrağımızı örttürmediler bize. Kaleden taş yağdırmaya başladılar. O biraz kalabalığın dağılmasına sebep oldu. Sonra camiden de taşlar geldi. Sonra silah sıkanlar oldu. Sağdan soldan. Bu sırada tabut yere düştü. Camiye 200 metre falan kalmamıştı. 'Komünistlerin cenazesini kıldırtmayız' falan, dediler. O sırada cenaze yere düştü. Biz de onur meselesi yaptık, 'Omzumuza alacağız' dedik cenazeyi. O sırada asker yetişti. Bir cemseyle geldiler orada yardımcı oldular, cenazeyi cemseye yükledik. Yolda halkın da çok cahilce, fırsatçı davrandığını gördük. 'Şu hainlere bir taş da ben atayım' diyenler oldu. Cemsenin içindeyken bile taşlar atanlar oldu cenazeye. Ulu Cami'ye değil de geldiğimiz yöne Yörükselim'e, hastane tarafına çıktık tekrar. Cenazeler sonra hastaneden herkesin memleketine gönderildi. Burada gömülmedi. Maraş o şekilde ilk günü atlattı.

    Cenaze namazının kılınmadığı duyulunca, ortalık sakinleşti. Eve gidip yattım. Sabaha karşıydı, bir sela sesi duydum ben, Mağaralı'dan geliyordu ses. 'Eyvah' dedim 'Maraş artık karışır'. Gerçekten de sabahleyin sesler gelmeye başladı. O gün evden dışarı çıkamadık. Bu arada gece olaylar olmuş. Biri gitmiş dükkânlara, evlere falan saldırmış. Bizim evi de hedef alıp kendilerince bizi de yakalamak istediler. iki kere geldiler. Ülkücüler, Maraş'ı kurtarılmış bölge olarak düşünüyorlardı. Soluk aldırmıyorlardı. Akşama bize haber geldi, Abdurrahman dayım vardı, onun da torunu ülkücü. Kız kardeşim vardı, o da geldi. Bizi bir anlamda kadınlar korudu. 'Akşama sizin evi de yakabilirler' dendi, biz o akşam evi terk ettik. ikinci gün yine bitmedi olaylar. Bu sefer silah sesleri uzaklardan uzaklara yayılıyordu.

    Ben evi terk ederken bir baktım şöyle, Yörükselim'de birkaç evi yakıyorlardı. Kebap pişirilir gibi bir koku duydum. Bunun yakılan insan kokusu olduğunu düşündüm. Tabii bu benim hayal gücüm de olabilir. insan eti gibi bir kokuydu. Böyle bir günde kimse kebap yemeye kalkmaz herhalde, insan etidir diye düşündüm. ikinci gün de durmadı. Biz şehri terk etmeye karar verdik."

    Yetmiş bir yaşındaki Alevi kökenli Mehmet Kapan, halen Yörükselim Mahallesi'nde oturuyor. Saldırganlara karşı Alevi mahallesini koruyan, bu arada karşı taraftan insanları öldüren ve bunun için de yargılanan Hamit Kapan'ın da amcası:

    "Büyük olaylar oldu burada. 35-40 kişiyi, çoluk çocuk demeden öldürdüler. Bizim mahalleyi MHP'liler sardı. Yeğenim Hamit elinde silah karşılık verdi. Mahalleye saldırılar sürerken, olay günü bir arkadaş, bir çantanın içinde 500 mermi ve makineli silah getirdi. Ben, Hamit, rahmetli eniştem ve Hamit'in arkadaşı bize saldıranlara karşı mücadele verdik. Evleri yakarak geliyorlardı. Biz ateş edince de silahla püskürtme yaptılar. 10 kişi onlardan öldü orada. Ondan sonra yukarı mahalleden sarıyorlardı mahalleyi. Dağın üstünden askeri helikopter geldi. Helikoptere ateş ettiler ülkücüler. Tank vardı ormanın içinde. Top ateşi yaptı oraya. 9-10 kişi öldü orada.

    Biz ateşin içinden insan çıkarttık. 70 yaşında bir ihtiyar, elinde baltayla çocukların da olduğu aileyi kesmişti. Bir evden adam çıktı, baltasından kan akıyor. Adama taşla vurarak etkisiz hale getirdik. Sonradan o adamın da insanları kestiği evle birlikte yandığını öğrendik. Evi de zaten o yakmıştı... Herhalde biri evin içine attı onu. Ben de yargılandım. Olaydan sonra Bekçi Hüseyin vardı, o yakalayıp yakalayıp götürüyordu. Hamit'i getirdiler. Hamit 'Herkesi ben öldürdüm' falan dedi.

    http://www.haberpark.com/...dx0hz4bozill1Uf7cMP6gYA1h
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük