maraş katliamı

entry206 galeri video1
    15.
  1. Bu nedenle Teyfik K.'nın, idari işler Başkanlığından alınıp pasif bir göreve, Selahattin Y.'un da idari işler Başkanlığına atanması ..?pılırsa (yapılırsa), anında Teşkilatın %50? Düzeldiğine kanatınız hasıl olsun.

    SONUÇ:

    Yukarıda arz ve izah ettiğim hususlar vatan ve millet sevgisinden ileri gelmektedir. Milletimizin huzura kavuşması, kardeşin kardeşe düşman edilmemesi, şimdiye kadar zuhur etmiş olan acıların son bulması, yenisinin zuhur etmemesi için, hadiselerin kökeninde yatan MiT teşkilatında gereken bu acil organizasyonun yapılmasını önemle arz ederim. 3/1/1979

    HAMiT H.

    "Babamın da başbuğumun da ömürleri iftiralarla geçti"

    Ecevit'e iletilen 'özel not'ta, Maraş olaylarını tertipleyenlerden biri olarak adı geçen, aynı zamanda Alparslan Türkeş'in akrabası olan Şahap H. ile ilgili iddiayı, oğlu, MHP'de siyaset yapan Hamit H.'ye sorduk: "Bu yeni bir şey değil, bu tamamıyla solun, rahmetli Türkeş'in akrabası diye babamla uğraşmalarının sonucu. Bazı senaryo düşkünlerinin yaptığı bir şey. '1 Mayıs'ı devlet yaptırdı, Maraş olaylarını devlet yaptırdı' diyorlar; devlet vatandaşına böyle bir şey yapar mı? Büyük bir suçtan söz ediliyor, varsa devlet bu suçu boş bırakır mı? Ecevit, başbakandı, varsa neden boş bıraktı? Yapsaydı bir şeyler olmaz mıydı? Babamın da rahmetli başbuğumun da ömürleri böyle iftiralarla geçti. Ortada senaryo var, yöneltilen suç var, kanıt yok. Bu üzerinde konuşmaya bile gerek olmayan bir şey, raporu kimin yazdığı bile belli değil. Bunlar tamamen iftira. Devlet kendisine böyle bir şey yapmaz, yapsa eline ne geçecek?"

    EDiP Ö.

    "Beni Maraş'ta MiT sorguladı"

    Ecevit'e iletilen 'özel not'ta, Maraş olaylarını organize eden isimlerden biri olarak dönemin MHP Milletvekili Mehmet Y. Ö. de yer alıyor. Biz de konuyu, MHP'nin eski milletvekilerinden, bugün BBP'de siyaset yapan oğlu Edip Ö.'ye sorduk: "Kahramanmaraş olaylarından takriben bir sene önce benimle birlikte birçok genç göz altına alındı; 1978'in 15 Nisan'ında MHP, Ankara'da büyük bir miting gerçekleştirdi. Babam partinin milletvekili, ben de stajyer avukatlık yapan, 23 yaşlarında, partinin sempatizanıyım. Mitingde yer alan mehter takımı da Maraş MHP Teşkilatı'nın mehter takımıydı. Mehter takımı başta olmak üzere, Maraş'tan mitinge gidenlerin hepsi, dönüşlerinde 16 Nisan sabahı gözaltına alındı; gerekçe olarak ise Maraş'ta o güne kadar meydana gelen bombalama gibi olaylar gösterildi. Ben de bir gün sonra 17 Nisan'da Maraş'a gittim; babamın bürosunda oturuyorum, bir tanıdık polis gelip bana, 'Biraz evvel kulağımla duydum; seni gözaltına alınanların arasına almak istiyorlar, biraz dikkat etsen iyi olur. MHP milletvekilinin de oğlunu alırsak iş iyi olur diye konuşuyorlardı' dedi. Akşam eve gittikten sonra polisler gelip evi arayarak beni de alıp diğer kişilerin yanına götürdüler.

    Oldukça işkence gördüm. Beni sorgulayanlar arasında 'Ankara'dan MiT'ten geldim, bizi hükümet gönderdi. Senin suçlu olduğuna inanmıyoruz, ama bu suçları kabul etmen lazım' diyenler vardı. imzalatmak istedikleri ise Maraş'ta meydana gelen birçok olaydı ve 'Talimatı MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadi Somuncuoğlu'ndan aldım' yazılıydı. imzalamadım. Mahkeme kararıyla tutuklandım ve bir buçuk yıl kaldım. Davalarım 1985'e kadar devam etti. Üç dosyadan idamla yargılandım. Sol görüşlü bir gazete (Editörün notu: Adı bizde saklı) 1978 sonunda bir manşet attı; 'Edip Ö. ve Esir Türkleri Kurtarma Örgütü-ETKO, Kahramanmaraş Cezaevi'nde isyan çıkaracak.' Biz bu haber üzerine Ulucanlar Cezaevi'ne gönderildik. Tahliye beklerken Kahramanmaraş olayları çıktı. Olayların ilk günü o sol gazete yine manşetinde 'ETKO Maraş'ta intikam alıyor' dedi. Oysa benim hiç ilgim yoktu ve öyle bir örgüt de yoktu. Bu gazete tahkikatı adeta yönlendirdi. Olaya ilişkin savcılık hâlâ iddianame hazırlamamışken gazete 'açıklıyoruz' diyerek ve MHP'lileri suçlayan bir sözde iddianame yayımladı. ilginçtir, bu iddianame ile savcının hazırladığı iddianame bire bir aynıydı. Biz aynı kalemden çıktığını düşünüyorduk; paragraflar bile aynıydı.

    Bir Alevi-Sünni çatışması oldu; bu bir senaryoydu ve bunu kim yapabiliri aradılar; baktılar ki benim içinde olduğum duruma göre; babam MHP'li, ben MHP sempatizanıyım, cezaevine girmişim, adımı ETKO ile birleştirmişler... Türkeş'in ve babamın suçlanması için yapıldı. Amaç ülkücüleri sıkıştırmaktı. Ama sonuçta ben 8 yıl sonra beraat ettim."

    * * *

    Kahramanmaraş, 28 yıl sonra bile 'yüzleşmeye' hazır değil. 111 insanın 'öldürülmesi' değil, 'vahşice katledilmesinin vicdanlarda henüz hesabı görülmemiş... Bu nedenle insanlar, 'unutmayı ve hiç hatırlamamayı' konuşmaya tercih ediyorlar. Konuşanlar ise 'azla' yetiniyor.

    KAHRAMANMARAŞ'TA MAĞDURLAR, TANIKLAR, SANIKLAR ANLATTI

    "HEPiMiZi KULLANMIŞLAR"

    Tarih: 28 Aralık 2006. Yer: Kahramanmaraş Yörükselim Mahallesi. Ahırdağı diye bilinen mevkide, Sulutarla yolu üzerinde bulunan, ormanlık alanı kesen cadde üzerindeyiz. 28 yıl evvel, 19 Aralık 1978 günü başlayan, özellikle Alevi vatandaşların yaşadığı Yörükselim Mahallesi'nde yaşanan 'katliam'ın yaşandığı bölgedeyiz.

    Tanık, sanık ve mağdurlardan birilerini bulabilme ümidiyle geldiğimiz Kahramanmaraş'ta, görüyoruz ki aradan geçen 28 yıla rağmen kimse yüzleşmeye hazır değil. Eski anıların bir 'hortlak' gibi bugünü boğacağından korkuyorlar. Çünkü Alevi bir mağdur, bugün ticaretle uğraşıyor ve en iyi müşterisi MHP'li. Bize söylediğiyse, "Bu olayları tekrar kaşımanın anlamı yok." Kahramanmaraş'taki araştırmamızda dört isme ulaşabildik. Bunlardan biri, 1978 yılında Çiçek Sineması'na yönelik bombalama olayında Ökkeş Kengir'le (Şendiller) birlikte yargılanan üç numaralı sanık Yunus ilhan'dı. 28 yıldır hiç konuşmayan, geçen aylarda MHP üyeliğinden istifa eden, bugün ressamlık yapan Yunus ilhan, altı kez idamdan yargılanıp 13 yıl cezaevinde yatmasına rağmen, olaylarda herhangi bir rolü olduğunu kabul etmiyordu. Diğer önemli bir isimse, Maraş'ta çok az sayıda kalan Alevi vatandaşlardan biri. Hatta katliamın gerçekleştiği Yörükselim Mahallesi'ndeki aynı evde oturan 71 yaşındaki Mehmet Kapan. Yeğeni Hamit Kapanla birlikte olayların baş sorumlusu olarak yargılandıklarını söyleyen Mehmet Kapan'ın, 28 yıl sonra anlattıkları gerçekten çarpıcı. Diğer bir isimse, o dönem olaylarda önemli bir rolü olan TÖB-DER üyesi öğretmen Sıddık Elbistanlı. Özellikle öldürülen iki öğretmenin cenazesine ilişkin tanıklıkları, evinin yakılması ve öldürülmekten nasıl kurtulduğunun öyküsü de ilginç. Son isimse yine o dönem 18 yaşında olan Türkiye işçi Köylü Partisi üyesi tanık Yaşar Akpınar. Tüm bu isimler 28 yıl önceye döndüklerinde olaylara ilişkin söyledikleri şey ortak: "Hepimizi kullanmışlar."

    http://www.haberpark.com/...dx0hz4bozill1Uf7cMP6gYA1h
    3 ...