koğuşa 4 - 5 hapishane görevlisiyle aynı davada yargılanacağımız emekli tuğgeneral levent ersöz'le emekli albay atilla uğur geldi. gata'da tedavi altındalardı. oradan " silivri'de hapishanede kalmalarında sakınca olmadığı " raporu ile geldiler.
atilla uğur sağlıklı görünüyor, ama levent ersöz tekerlekli sandalyede. milim kıpırdayamıyor. kesinlikle bir yardımcıyla birlikte yaşaması gerek.
ferit hilmioğlu, " ben bir doktor olarak söylüyorum, bu durumdaki bir insan hapishanede kalamaz " dedi. bunu koğuşa gelen görevlilere de söyledi.
levent ersöz'ün bacağı sargı içinde. sağ bacağının üst kısmı ile karın arasında " et yiyen bakteri " var. bizim koğuşa gelene dek 7 kez ameliyat olmuş. küçük tuvaletini sondaya yapıyor. sondayı günde iki kez değiştirmek gerekiyor. bunu kendisinin yapması olanaksız, yardımcı gerekiyor.
ayrıca boyun fıtığı ve kalp yetmezliği var.
ertesi gün öğleden sonra levent paşa fenalaştı. acil revire götürdüler, revir hastahaneye göndermek gerek demiş. akşam saatlerinde silivri devlet hastahanesi'ne götürdüler. ferit hoca başta olmak üzere hepimizin tahmini şu oldu : artık geri gelmez.
gece saat 01.00 sıralarında yattık. saat 02.30 sıralarında demir kapı gecenin sessizliğinde büyük bir gürültüyle açıldı.
kapıdaki 3 - 4 görevli, tekerlekli sandalyedeki levent ersöz'ü koğuştan içeri iteklediler, " bizim içeri girmemiz yasak, hastaneden geri gönderdiler " deyip gittiler.
levent paşa'nın gözleri öfke ve çaresizlik içindeydi.
o an düşündüm :
bu insanın sonuçlanmamış bir davada yargılanmakta olduğu, hakkında kesinleşmiş hüküm verilene dek suçsuz kabul edilmesi gerektiği bir tarafa ...
40 kişinin katili olsa böyle bir muamele ile karşı karşıya bırakılmaması gerekir !