annem derhal başka bir anaokuluna gönderilmem fikrini ortaya attı. babamla ikisi işteyken benim evde yalnız kalmamı istemiyordu. nedense evdeki tüm ilaçları yutup kendimi öldüreceğim gibi tuhaf bir düşünceye kapılmıştı. oysa kim böyle bir salaklık yapar ki? kendini camdan aşağı atmak varken.
tam arkamı dönmüş gidiyordum ki, "şeytan" diye hırladığını işittim alev abla'nın. "sen şeytanın piçisin." demek ölmemişti...gözlerinin altı simsiyahtı ve yanaklarından aşağı sicim gibi gözyaşları akıyordu. bu haliyle hayatımda gördüğüm en güzel kadındı. nefret ona çiçeklerden daha çok yakışıyordu. her kadına daha çok yakışır.
o zaman nedense, insanın tanrıyı görmeye katlanamadığı için ışığa ihtiyaç duyduğu gibi tuhaf bir fikre kapılıverdim. karanlık tanrının ta kendisiydi. size şahdamarınızdan daha yakın, her yerde olan ve gören, her zaman sizi sarmalayan başka kim olabilirdi ki? siz onu göremezdiniz çünkü ışığın ardına saklanırdı...