-hüsnü allah belanı versin.
-yine ne oldu karıcığım.
-hüsnü, ben sana ne desem boş; salaksın hüsnü.
-haklısın karıcığım ama söylesen, yine ne yaptım.
-hüsnü, bir insan karısına niye söylemez ki?
-neyi karıcığım.
-bir de neyi diyor bak.
-haklısın karıcığım.
-hüsnü, söyle bakalım, o göl nereden çıktı?
-hangi göl karıcığım?
-bir de bilmiyor numarası yapma hüsnü.
-neyi karıcığım?
-hüsnü doğruyu söyle, sen ayarladın değil mi?
-??????
-ben biliyorum zaten senin bana kastın var. allah belanı versin hüsnü.
-verdi zaten karıcığım.
-hüsnü sus, elimde kalacan. bak zaten sırılsıklamım.
-yağmur mu yağdı karıcığım?
-yağmur birazdan sana yağacak hüsnü. tüüüüh sana hüsnü.
-yarabbi şükür karıcığım. hayırdır inşallah. sen niye bana tükürdün şimdi.
-o gölde bir gariplik vardı hüsnü. söyle körolası, sen ayarladın değil mi?
-göl????? ayar????? ben????? ayarladıysam iyi bir şey mi oluyor karıcığım?
-bak bak bak ben biliyordum zaten. hemen anladım. yoksa ben o göle arabayla uçacak kadın mıyım?
-hangi arabayla karıcığım?
-hani kredi borcunu bitiremediğin araba var ya? o işte kör olası.
-ya, demek öyle karıcığım. sen bekle biraz, ben hemen dönecem.
-nereye gidiyorsun körolasıca.
-gölün yapamadığını yapacağım karıcığım.
-neymiş o hüsnü?
-sen karıcığım sen. merak etme sen. şu bahçedeki kör makası alıp hemen geliyorum.
-hüsnü, sen iyi misin?
-iyiyim karıcığım. artık çok iyiyim.
-allah belanı verecek hüsnü.