sportif başarı büyüklüğü belirliyor ise galatasaray türkiye'nin en büyük kulübüdür. en çok şampiyon olan, türkiye kupasını en çok kazanan ve ülkeye avrupa kupası getiren tek takım.
fenerbahçenin sportif başarısı galatasaray kadar şampiyonluk sayısının olmasından öteye geçememiş. trabzonspor bile türkiye kupasını fenerbahçeden çok kazanmış.
beşiktaş şampiyonluk sayısı olarak bu iki takımdan az şampiyon olmuş, ama türkiye kupasında fenerbahçeye fark atmış, galatasaray'dan geride. fakat bir jenerasyon gelir ve 5 yıl üst üste şampiyon olur, kapanır bu fark. galatasarayın 96-2006 parlak dönemi olmasaydı, şu anda fenerbahçenin 6-7 şampiyonluk gerisinde olurdu değil mi?
günümüz açısından değerlendirirsek, fenerbahçe son 3 yıldır, galatasaray son 2 yıldır, beşiktaş son 1 yıldır şampiyonluk görememiş. bu yıl fenerbahçenin görme ihtimali var, diğerlerinin yok. ama ligin son düdüğü çalmadan şampiyon olunmayacağını geçen yıl gördük.
diyarbakırda, hakkaride, karsta, edirne de doğan çocuklar sadece galatasaray'lı ve fenerbahçe'li oluyor, sadece beşiktaş semti insanları beşiktaş'ı tutuyor olsaydı, beşiktaş büyük değil tartışması yapılabilirdi. oysa memleketin dört bir yanında beşiktaşlı insanlar dolu. hatta yurtdışında, almanya,belçika, hollanda ağırlıklı ülkelerde birçok beşiktaş taraftarı var. japonyada bile tanınırlığı var 2002 yılından kalma. tabi fenerbahçe ve galatasaray'ın da aynı şekilde.
fenerbahçe bu alanda tartışmasız lider. kriter ekonomi ise galatasaray büyük takım değil. para dileniyorlar diye adlandırılan, fakir edebiyatı yapıyorlar diye suçlandıkları bir dönem bile oldu. fakat üç kulüp de milyon eurolar verip önemli oyuncu transferleri yapabilecek ekonomik yetkinlikteler.
bu konuda da beşiktaş taraftarı tartışmasız lider. liverpool forumlarında bile kalitesinden hayranlıkla bahsedilen, uefa nın haber yaptığı bir tribün grubu var. onlarca özgün bestesi var ve dünyanın en organize tribünlerinden birisi. fenerbahçe ve galatasaray taraftarı da takımlarına çok bağlı elbette, ama organize olma konusunda beşiktaş tribünlerinin gerisindeler.
üç kulüp de 100 yılı aşkın tarihe sahipler. üçünün de milyonlarca taraftarı var peşinden giden. bunların üçü de büyük kulüplerdir ve her zaman öyle olacaklardır. asıl tartışılması gereken bu büyük kulüplerimizin, neden avrupanın sıradan takımları seviyesinde avrupada başarı gösterdiğidir. porto diye bir takım var, her yıl 20-30 milyon euroya minimum futbolcu satıyor. ve her yıl avrupa kupalarında, şampiyonlar liginde en az gruptan çıkıyor, avrupa ligini belki bu yıl da kazanabilecekler. lyon var, her yıl şampiyonlar liginde ve minimum gruptan çıkıyor, shaktar donetsk gerçeği var gün be gün büyüyen. bu takımların bütçeleri bizim kulüplerimizden daha büyük değil. ama biz hala birinci, ikinci turlarda avrupaya veda ederken, onlar bize fark atıyorlar. birbirimize çamur atıp anlamsız tartışmalar içinde olacağımıza, neden bu hallerdeyiz deyip ona bir takım çareler arasak, belki türkiyenin büyükleri olmaktan çıkıp da avrupa büyüğü olabiliriz. neyse...
