"hüseyin üzmez ve basın özgürlüğü" konusunda birşeyler yazmayı düşünürken tahliye olduğunu burdan öğrendim.
yargıtay ve beraat kararını veren mahkeme bizi bir utançtan kurtardı. hüseyin üzmez'e verilen ceza yargıtay'dan dönmeseydi aihm'ye gidip ordan dönecekti.
kimileri veryansın edecek, kimileri saçmalayacak. neden böyle olduğunu anlayamayacak. benim yazdıklarımı algılayamayacak veya hüseyin üzmez tarafında olduğum sanılacak.
şimdi konunun özüne dönelim. neden beraat ettiğini yargıtay'ın kararının gerekçelerini bilmiyorum. bildiğim şeyleri aktarayım. niçin bırakıldığını da yeni öğrenmeme rağmen normal bulduğumu söyleyeyim.
hüseyin üzmez olayı bir hukuk skandalıydı. buna neden olan medyamız basın özgürlüğü diye ciyaklarken başkalarının özgürlüklerine hiç riayet etmiyor. aynı şeyi hizbullan'ın kaçan lideri de mektubunda özetlemişti. "medya farkına varsaydı çıkamazdık" demişti. bu ülkede kanunlar var fakat medya özellikle dindar kesimden gördüklerine zarar vereceğini düşündüğü konularda kudurmuş köpek gibi saldırıp hukuku, adalet ve eşitlik ilkesini paramparça ediyor ve hukuk garabetleri/skandalları ortaya çıkıyor.
tck.nın ilgili maddelerine fazlaca girmeden özetleyeyim.
--spoiler--
Madde 103 - (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
--spoiler--
yani hüseyin üzmez 3-8 yıl ceza arası yargılanıyordu. ama 6. fıkra için verilen adli rapora medya deli gibi saldırdı. adli tıp ve mahkeme üzerindeki medya baskısına dayanamayıp hukuku katletti. her tecavüz kişinin beden ve ruh sağlığını bozar. fakat bu madde tam olarak neyi kasteddiğini açıklamadığından değiştirilmesi düşünülürken hüseyin üzmez vakası ortaya çıktı ve daha düzgün bir şekilde açıklanacak olan madde değiştirilemedi. çünkü basın bu kezde hüseyin üzmez'i kurtarmak için böyle yaptılar deyip siyasilerin üzerine saldıracaktı.
hüseyin üzmez meselesi de kapandığına göre fıkranın yeni hali yakın zamanda değişecek ve şöyle bir şekle bürünecek; "Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde" yerine Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının kalıcı olarak yani 6 aydan uzun süre bozulması hâlinde" diye değiştirilecek. bu fıkra eksik olduğu halde hüseyin üzmez olayına kadar uygulama bu son dediğim şeklindeydi. ama basının baskısıyla maddenin kastetdiği anlamdan farklı olarak yorumlandı.
6.fıkra bedensel kalıcı bir hasar veya psikolojik olarak mağdur kişide post travmatik stres bozuklugu varsa uygulanabilir. yargıtay'da mahkemenin kararını ne gerekçeyle bozdu bilmem ama büyük ihtimal budur. mahkeme eski kararında diretmeyip adam gibi karar verse zaten en fazla 4 yıl ceza verebilecekti. zaten hüseyin üzmez 4 yıla yakın yattı. yargıtayın itiraz ettiği bir sonuca tekrar ulaştık deyip mahkeme heyeti kendini korurken olayı da kılıfına uydurup bu skandalı sonlandırdılar. amerika'da böyle bir vaka olsa hüseyin üzmez'in durumundaki kişi haksızlığa uğradığı için dava üstüne dava açar. ama bizde açsa da hukukçularımız bir şekilde kılıfa uydurur.
sonuçta bugüne kadar bütün olaylarda kurbanda mağdur post travmatik durum incelenirken hüseyin üzmez olayında medya müdahalesiyle farklı uygulandı. demek ki basın özgürlüğü adaleti bile etkileyip hukuksuz, hakkaniyetsiz sonuçlara neden oluyor. propagandalarla kamuoyu baskısı oluşturan medya, hukuku rahat bırakırsa kimse de onların kullandığı özgürlüğe ses çıkarmaz.
cezaların yeterli olmadığını düşünüp artırılmasını isteyebiliriz. ama kanun herkesin istediğine uygun işletilmez. ne yazıyorsa o uygulanır. mesela ben idam cezasına karşı olduğum halde apo'nun asılmasını istiyorum. ama apo'yu asmaya karar veren bir mahkeme çıkarsa onun da haksızlık yaptığını yazarım. kimse kusura bakmasın. doğru neyse o.