bilmiyoruz kaç kere düştü yalnızlığımız, kaç kere ayaklandı düşüncelerimiz, düşlerimiz, korkularımız...
bilmeyiz biz.
o bilir ama, kaç kere sarıp sarmalamışken bizi; aniden terkedişlerimizi. o bilir korkularımızın kokusunu. o ki filtresiz zamanlarımızın türküsünü söyler her sabah evrene. görmeyiz biz dokunulmuş şefkatimizin ona bıraktığımız öyküsünü. ama o özenle dokuduktan sonra geri verir düşlerimizle.
bir başkalıkları kabul edemez asla.
yastık; bizim hep bir şeyleri bıraktığımız körlüğümüz.