fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatmanentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alâl muminîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).
böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) allah'ı zikredin! daha sonra güvenliğe kavuştuğunuz zaman, namazı erkânıyla kılın. muhakkak ki namaz, mü'minlerin üzerine, vakitleri belirlenmiş bir farz olmuştur.
Görülüyor ki Allahû Tealâ ayakta iken de, otururken de, yan üstü yatarken de hep Allahı zikretmemizi emrediyor ve Allahû Tealâ bizi sadece üç halde bulunmak üzere yaratmış. Dördüncü bir hali yok. Üç halin üçünde de hep Allahı zikretmek emrini almışız. Öyleyse namazın içinde de kalp zikri asıldır. Namazdan sonra da kalp zikri asıldır. Yani âyet bize daimî zikri farz kılıyor, daimî zikri emrediyor. Allahû Tealânın daimî zikir emri bir insan sadece ayakta olabilir, otururken olabilir ve yatarken olabilir bir dördüncü hal kimse için yoktur. Bu üç halin üçünde de Allahû Tealâ mutlaka Allahı zikretmemizi istiyor ve bundan 14 asır evvel sahâbe namaz sırasında da kalbî zikirlerini devam ettiriyorlardı, çünkü hepsi daimî zikre ulaşmışlardı. Öyleyse bu istikamette herkesin yapması lâzımgelen şey bu hedeflere ulaşmak, daimî zikre ulaşmaktır. Daimî zikir bütün insanların üzerine farzdır. Allahû Tealâ acaba neden yan üstü yatarken diyor? Çünkü yan üstü yatmamızı emrediyor, kıbleyi sağımıza alacağız, sırt üstü yattığımız duruma göre ön cephemizi kıbleye döneceğiz öyle uyuyacağız. Uyuduğumuz zaman da kulağımız yastığın üzerine gelecek, biraz onu kıpırdattığımız zaman sağa sola kulaklarımızdaki basınç sebebi ile kalbimizin çift atış sesini duymamız söz konusudur.
Bunun için Allahû Tealâ yan üstü yatmamızı emrediyor. Kalbimizin çift atışını duymaya başladığımız andan itibaren içimizdeki sesle dilimizi de kımıldatmadan Allah kelimesini tekrar etmeye başlayacağız, yani zikre başlayacağız ve muhtemeldir ki uyanırken de içimizdeki ses hâlâ Allah, Allah, Allah diye devam ediyor olacak. işte Allahû Tealânın bütün inanlardan istediği budur.