--spoiler--
Ben hep başımı dik tutmaya, canlı, dipdiri görünmeye çalışıyorum. Nasıl bitkinim oysa, ayaklarımı zor sürüyorum. Ayakta duracak gücüm kalmamış. Ama belli etmiyorum.
Geçmiş olsun, dedi gülerek içişleri Bakanı.
Suratına baktım pis pis. Hiç bir karşılık vermedim.
Gazetecilere döndü:
Şu pejmürde kılıklı adam, Halk Kurtuluş Ordusu nun kahramanıymış.
Beğenemedin mi? Tabii kahramanıyım, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu nun savaşçısıyım.
Nereye gidiyordun?
Devrime.
Haritayı gösteriyor duvarda, Sivas ı gösteriyor:
Buradan mı gidilir devrime?
Senin kafan almaz böyle şeyleri.
Türkiye de bir tek ordu vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti nin ordusudur.
Onun için Demirel ve senin gibiler hemen istifayı bastınız.
Sinirlendi.
Üzerine bir adım attım.
Geriledi. Şaşırdı. Dehşetli bir panik havası içinde, elini sallayarak ve kekeleyerek:
Gö-gö-götürün bunu dedi.
Sürükleyerek çıkardılar beni odadan.
Göstereceğiz sana da, senin gibilere de, Amerikanın güvenilir köpekleri! diye bağırdım kapıdan çıkarılırken.
--spoiler--
atatürk ü sevmeyenlerin deniz gezmişi de sevmesi beklenemezdi zaten. adam son nefesi vermeye giderken bile inandıklarından ödün vermemiş, satmamış, satılmamış !
vatanı için çalışanları değilde ivedikleri seven bir ülke burası yönetimin başında olanlardan belli değil mi zaten.o yüzden deniz gezmiş ve onun gibiler sevilmez bu ülkede.bir ivedik olmadığı için.