ankara'da bulunduğum yıllarda, haftanın belirli günleri ve sabahın ilk ışıklarında, istanbul'a doğru yola çıkıyor ve aynı günün akşamı tekrar eve dönüyordum. benim için yorucu bir dönemdi ancak araba kullanmaktan zevk aldığım için bu seyahatler hoşuma da gidiyordu. hoşuma gitmeyen şeyler de oluyordu. işte bunlardan birisi de kürşad tüzmen ile paylaştığım anlardır.
sabahın ilk ışıkları, arabada seyir halindeyim. sigaram elimde ve müziğin seyrine uyarak cafer usta'ya doğru yol alıyorum. hem yol boş hem de zaten süratliyim. işte tam bu sıralarda, dikiz aynasında parlak ışıklar görmem ve polis sirenlerini duymam arasında belki de saniyeler oynuyor ve yanımdan iki eskort aracı ile beraber bir makam aracının rüzgar gibi geçmesine şahit oluyorum. iyi bir şoförüm, daha önce makam aracı da kullandım ve takribi süratım 240 km sanırım ama buna rağmen bu eskort konvoyunun rüzgarını hissedebiliyorum.
yine böyle bir seyahat halinde iken, birden yaklaşan bir ışık demetini yan aynadan görüp, sağa yanaşmaya kalmadan yanımdan rüzgar gibi geçmelerine şahit oldum. bu defa, yol üstünde bir petrolde mola verdiler. petrolde eskort araçlarını görünce bende aynı petrole daldım. eskort araçları bir köşede bekliyor, makam aracına yakıt alınıyordu ve ortada makam sahibi yoktu. kim olduğunu merak edip, makam şoförü olduğunu düşündüğüm ve gözüme kestirdiğim adamın yanına yaklaştım.
aramızdaki diyalog aynen aşağıdaki gibidir.
- merhaba patron
+ merhaba
- bu kimin makam aracı? kaç seferdir denk geliyorum.
+ bakan kürşad tüzmen'in.
- hadi ya, kaçtır denk geliyorum. hayırdır böyle?
+ bakanımız kürşad bey, hafta içi fırsatını buldukça her sabah 06:00 gibi kalkar.
+ spor ve sabah kahvaltısı için sapanca gölü'ne gider geliriz.
- hadi canım şaka yapıyor olmalısın.
+ yoo neden şaka yapayım? (imalı bakışlar)
- her sabah sadece bakan spor ve kahvaltısını yapsın diye ankara'dan sapanca'ya gidip geliyor musunuz?
+ bakanımızın başka bir planı yoksa evet. bakan oğlum o sağlıklı kalması gerekiyor.
- vatandaş peki?
+ onu bakana soracaksın. bende senin gibi vatandaşım.
- ne kadar yakıyor gidiş gelişte bu araçlar?
+ bir depo gidiş bir depo geliş. makine oğlum bunlar zaten standartın iki katı hızla gidiyoruz.
(aklımda kalan diyalog bu şekilde, eksiği var fazlası yok)
aramızdaki bu diyaloğun hemen ardından, kürşad tüzmen içeriden çıktı ve tüm herkes ciddi bir şekilde araçlarındaki yerini alarak petrolden ayrıldılar.
arkadaşlar, burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. lütfen, bakanımızın her sabah spor ve kahvaltısını yaparak sağlığını koruması için, 1 mercedes, 2 ford focus ve 1 adet passat'tan oluşan konvoyun, 9 tane devlet memuru ile beraber, ankara'dan sapanca'ya gittiğini ve tekrar geri döndüğünü düşünün.
aklınızda bir şeyler canlandı mı? işte benim aklımda da kürşad tüzmen bundan ibarettir. hiç aklımdan çıkaramıyorum.