insanın aşka zulmü

entry5 galeri
    ?.
  1. herkesin ağzında bir "aşk" sakızı. liseli bebelerden , yaşını başını almış insanlara dek. "aşk" yok hayatımda,yüzüm gülmedi,ulan bulamadık şöyle bir hatun / herif bir alay serzeniş. sanki aşk olsa herşey güllük gülistanlık olacak. oysa aranan "aşk" nedir kimsenin ondan bile haberi yok.

    bir insan düşünün , yemekten hiç anlamayan,hani yaşamak için yiyenlerden o insana dünyanın en mükellef sofrasını da kursak alabileceği keyif ve doyum "tavuk döner yanına ayran" dan daha çok olmayacaktır, hatta belki de alışık olmadığı tanımadığı yemekler yüzünden şikayetçi bile olabilecektir. bunun gibi bir nev'i karşımızdakinin ruhundan beslendiğimiz ikili ilişkilerde de vizyonumuz,gustomuz,görgümüz yaşadığımız "duygu durum yoğunluğu" ndan alacağımız keyfi belirliyor. karşımızdan alabileceklerimiz bizim algı kapasitemizle sınırlı. kütüğün tekiysen "leyla" nın sana sırılsıklam aşık olması, acuzenin tekiysen "kerem" in senin için dağları delmesi anlamsızdır. ayrıca hayata dair binbir türlü mutsuzluğu ve tatminsizliği pansumanlıyacak bir ilaç da değildir aşk ve aşık.günlük, gelgeç ilişkilerin adını "aşk koyuyor artık modern insan.

    çoğumuz gündelik hayattaki tempo,şans ve benzeri sebeplerden dolayı asıl beklentilerimiz doğrultusundaki insanlarla çok sık beraber olamıyoruz. olsak dahi donanımlarımız beklentilerimizi taşıyan insanlara yetmiyor o zaman da. güzelliğin,hoşluğun,bilginin, her şeyin ama her şeyin paraya endekslendiği çevrilebildiği bir hayatın içinde umutsuzca paha biçilmez ama paraya da çevrilmez duygular arıyoruz. iyi adam ya da şefkatli bir kadın olmak artık bu dünyada bir "zaaf" hepimiz farketmesek de, kabullenmesek de vicdanlarımızın bir kısmını kaybettik. kollarımızı açtığımız kadını veya adamı hep bir gözümüz açık seviyoruz. haklıyız da artık yanında kendimizi güvende hissedebileceğimiz kimse kalmadı çünkü biz de çok güvenilir değiliz.

    kötülük gördükçe iletişim biçimlerimiz gitgide paranoyaklaşıyor. bir önceki sevgiliden,eşten ne düzeyde muammele gördüysek, bir sonrakine çok daha kuşku ve bazen acımasızlıkla yaklaşıyoruz. bu koşullar altında "aşk" yaşanabilir mi ya da yaşanan şeye "aşk" demek mümkün mü ?

    üstelik tamamen ortalama ve fastfood bir beğeni ile donandık hepimiz. ticari trendlerin yoğurduğu , satın alınabilir,edinilmiş güzellikler ve standart cazibeler tetikliyor algımızı. üst - baş,parfüm,giysiler. ne kadar farklı olduğumuza inansak da bulunduğumuz toplumsal katman içinde standardız. farkı sağlayacak tek şey kafanın içindekiler ve "sevme" kapasitesi. ama bunları da algılayacak sağduyuyu kaybettik bu parlak ekranların karşısında,televizyonlarda bizden başka herkesi,herşeyi anlatan dizilerin karşısında ... artık leylalar , menunlar alış veriş merkezlerindei sokaklarda birbirlerinin yanından farketmeden gelip geçiyorlar.biri yalnız , diğerinin kolunda hiç olmayacak bir kadın ya da erkek. üstelik bu herif bu kızı nerden bulmuş ya da şu hatunun yanındaki adama bak olmuş mu hiç ? dediğimiz zamanlarda ayıpladığımız büyük olasılıkla bize benzeyen ve içten içe mağdur olan taraf oluyor. o ayı kılıklı herif kendisine hiç sevgisi olmayan bir kadın için takla atıyor, o süprüntü karı beğendiğini sandığın herifin bin türlü kahrını çekiyor .....

    devam edecek ...
    0 ...