lidyalılar

entry74 galeri
    37.
  1. Lidyalılar - bölüm 1

    ilkçağda kabaca bugünkü Gediz ve Küçük Menderes vadilerini kapsayan bölge'de kurulan bir uygarlıktır.

    Ülkenin kuzey sınırı ise Hermos grabeninin kuzey kıyısından Temmos Dağı (bugünkü Demirci Dağı) ve Dindymos (bugünkü Murat Dağı) kadar uzanmaktaydı.

    Batı sınırını Magnesia ad Sipylos (bugünkü Manisa) kenti oluşturmaktaydı. Bunun batısında Ionia bölgesi vardı.

    Güney sınırını Aydın Dağları (Mesogis) oluşturmaktaydı. Bu dağların güneyinde ise Maiandros Irmağı (bugünkü Büyük Menderes) ve Karia bölgesi uzanıyordu.

    Ülkenin doğu sınırı kesin olarak bilinmemektedir. Herodotos Lydia ile doğudaki Frygia arasındaki sınırın Karrura denen bir yerleşmede olduğunu ve Lydia kralı Kroios'un buraya sınırı belirten bir taş diktirdiğini söylemektedir.

    Son yıllarda Lydia ülkesinin sınırlarını Lydce yazıtlar ve Lydialılar'ın soylu ölülerini gömmede kullandıkları yığma mezar tepelerinin (Tümülüs) dağılımıyla saptama yoluna gidilmiştir.

    Lydialılar'ın bu bölgeye ilk varış tarihleri bilinmez. Kimileri Lydialılar'ın tunç çağı sonlarında, Frigler ile aynı zamanda (iÖ. 1200) Anadolu'ya geldiklerini söyler. Kimileri de Lydce ve Hitit dili arasında benzerlikler olduğunu ve Anadolu'ya iÖ. 2000 yılları başlarında geldiklerini söyler. Lydialılar ise kendilerini güney komşuları Karialılar ve Kuzey komşuları Mysialılar ile aynı kökene dayandırırdı.

    Anlaşıldığı üzere Lydialılar'ın köken sorunu hala çözümlenebilmiş değildir. Ancak bütün bu karmaşaya rağmen onların Hint-Avrupalı bir kültüre sahip olduğunu bilmekteyiz. Lydia Uygarlığı ise Anadolu'ya dışarıdan gelen Hint Avrupa kökenli insanların Anadolu'nun yerli halkı ile kaynaşması sonucu doğmuştur.

    Ana Lydia bölgesi doğal kaynaklar açısından son derece zengin bir bölgedir. Ulaşıma elverişli olmayan fakat balığı bol Hermos ve Kaystros ırmakları tarafından sulanan yeşil vadilerde yağmurlar sürekliydi ve toprak çok verimliydi. Dağlar ormanlarla kaplıydı ve bu ormanlardan ev yapmak ya da ateş yakmak amacıyla keresteler elde edilebiliyordu. Kerpiç ve çanak çömlek yapımında kullanılan kil yatakları oldukça zengindi. Lydia vadileri geniş otlaklarla kaplı olduğundan hayvancılık ve tarıma elverişliydi. Tmolos Dağları'nda (bugünkü Bozdağlar) şarap yapımında kullanılan üzümler yetiştirilirdi. Yine bu dağlardan parfüm yapımında kullanılan safran elde edilirdi ve üretilen parfümler Mısır'a, Lübnan'a kadar verilirdi.

    Maden bakımından da zengin olan bu bölgeden gümüş, bakır, boya yapımında kullanılan arsenik ve kozmetik yapımında kullanılan antimuan çıkartılırdı. Aynı zamanda boyacılıkta kullanılan sarı renkli aşı boyası ve yünleri yumuşatmakta kullanılan kükürt yatakları da vardı.

    Lydia krallığının iÖ. 7-6. Yy.da siyasal bakımdan önemli bir yer durumuna sokan olay, Hermos Irmağı'nın Tmoloslar'dan çıkan bir kolu olan Paktalos Çayı'nın (bugünkü Sardçay) taşıdığı alüvyonlarda altın olmasıydı.

    Paktalos Çayı'nın altın taşıması Bir Frig mitinde şöyle açıklanır.

    Efsaneye göre; şarap tanrısı Dionisos'un yoldaşı Satiros, Frigya'yı gezerken Midas'ın gül bahçesinde uyuyakalmış. Satiros'u bulup, on gün on gece sarayında ağırlayan Midas'ın konukseverliğinden etkilenen Dionisos, kralın bir dileğini gerçekleştireceğini söylemiş. Kral Midas da her dokunduğunun altına dönüşmesini ve böylece daha zengin olmayı istemiş. Ancak yemek için dokunduğu yiyecekler, içecekler ve ünlü gül bahçesi bile altına dönüşünce, kral Dionisos'dan bu uğursuz gücü geri almasını istemiş. Midas'ın durumuna acıyan tanrı Dionisos krala Paktalos Irmağı'nda yıkanmasını söylemiş. Bu ırmakta yıkanan Midas, her tuttuğunun altına dönüşmesinden kurtulmuş. Ve o günden bugüne bu ırmakta bulunan altın parçacıkları bu efsaneye bağlanmıştır.

    Koyun, keçi ve atların otlaması için çok sayıda otlak vardı. Bu bölgenin atları Frig atlarıydı ve hızlı, dayanıklı ve güçlü atlardı.

    Lydia bölgesinin doğal kaynakları bunlardı. Ve bu kaynaklar bölgenin yaşamaya elverişli olmasını sağlamış ve zaman içerisinde birçok uygarlığa ev sahipliği yapmasına neden olmuştur.

    Herodot'a göre Lydia'da üç ayrı kral sülalesi birbiri ardına hüküm sürmüştür. Bunlar Atyadlar( Attis'ten gelen soy), Heraklidler/Tylonidler (Herakles'ten gelen soy) ve Mermmadlardır.

    2. binyılın 2. Yarısında Lydia'da yaşadığı ileri sürülen Atyad ailesi ile ilgili elimizdeki bilgiler oldukça efsanevi niteliktedir. Lydia'da böyle bir sülale var olduysa bunun Büyük Hitit imparatorluğu Kralı 4. Tuthaliya zamanında yaşamış olması gerekir. Nitekim Hitit imparatorluğu'nun güçlü krallarının sonuncusu olan 4. Tuthaliya'nın bu bölgede yer alan Assuwa Konfederasyonu'na karşı düzenlediği seferlerden söz eden çiviyazılı tablette adı geçen prens Malazatti'nin Lydia'lı Xantos'un kayıtlarında geçen Meles ile aynı olması olasıdır.

    Sardeis'teki ilk yerleşme ile ilgili yeterli bilgi yoktur. Çok dar bir alanda kazı yapılmış ve akropol iyi incelenmemiştir. Bununla birlikte Sardeis'in Tunç Çağının sonlarında bir Anadolu köyü özelliklerini taşıdığı tespit edilmiştir. Tunç Çağı sonlarına ait tabakalardan ölülerin yakılıp küpleri içinde gömüldüğü keşfedilmiş, ağaç dalları, kamış ve çamurdan yapılmış, daire biçiminde bir kulübe bulunmuştur.

    Amerikalı arkeologların Sardeis'te yaptığı sondaj çalışmalarından detaylı veriler elde edilemese bile bu halkın Yunanistan ile kültürel bağlarının olduğu söylenebilir. Bulunan geç Miken türü seramik parçaları bu kültürel bağın ispatıdır.

    Sardeis, Tunç Çağı'nın sonlarında bir düşman saldırısı sonucu yıkılmıştır. Bunun 1200 yıllarındaki Trak kavimlerinin saldırısı sonucu olduğu düşünülebilir. Yıkımdan sonraki yıllarda Sardda başa geçen Heraklid ya da Tylonid Ailes'nin Trak kökenli olması bu görüşü destekler niteliktedir. Ancak bu yıkımın Hitit imparatoru 4. Tuthaliya tarafından da yapılmış olması olasıdır. Çünkü bu dönemde bölgeye Hitit Saldırılarının olduğu bilinmektedir. Manisa yakınlarındaki Sipylos Dağı'ndaki (bugünkü Sipil Dağı) Hitit kaya kabartmaları Hititlerin etkilerinin batıya doğru genişlediğinin kanıtıdır.

    Herodot'un verdiği bilgiye göre aralarında Friglerin de bulunduğu Traklar'ın göçleri esnasında Lydia'da bir sülale değişikliği olur. Atyadlar'ın yerini Heraklidler alır. Yunanlılarca Tanrı Herakles(Herkül) ile bağlantı kurularak Heraklidler denen bu sülaleye Lydialılarca Tylon adlı bir kahramana atfen Tylonidler denilmiştir.

    NOT: entry tamamen ders notlarımdır.
    0 ...