yanılmıyorsam, tck'nın 168. maddesi kapsamına giren bir suçtur. * bu suçun kapsamında, herhangi bir şey yapmaya gerek yoktur. yerden bir taş alıp atmanıza olduğu gibi, çıkıp ileri geri konuşmanıza da gerek yoktur.
bir gün karşınıza çıkıp sizi böyle suçlarlarsa, kendinizi savunabilmenize imkan da yoktur. çünkü önce tutuklanırsınız, sonra "delillerin araştırılması" ve dava açılması safhasına geçilir. bu safha, sanırım 1 yıl falan sürmektedir. bu süre içerisinde artık hapishanenin kurdu olursunuz. ama hala ortada somut bir suçlama yoktur.
diyelim, bu bir sene sonunda mahkemeye çıktınız. dava açıldı, iddianameniz elinize geldi. ama savcının hazırladığı bu iddianamede, suçlamanıza ilişkin bir delil olması da gerekmez. çünkü karşısına çıkıp, kimlik tespiti yaptıktan sonra, savcınız hakime şu teklifi yapacaktır:
- delillerin toplanması için duruşmanın ileri bir tarihe atılmasını kamu vicdanı adına talep ediyoruz!
kamu vicdanı denince, hakim bey duygulanır. denileni yapar. duruşmanız 6 ay sonrasına ertelenir. bu 6 ay'ı da içeride geçireceksinizdir. etti mi bir buçuk porsiyon...
bu böyle gidebilir. veya bir ara bırakılabilirsiniz. 2 yılınız hapiste geçtikten sonra bırakılsanız ne olur ki? maddi ve manevi kaybınızı kim ödeyebilir?
ama korkmayın, "delillerin toplanması" aşaması en fazla 6 yıl 3 ay uzayacaktır. bundan daha fazla yatırmazlar sizi. tabii şu da var: kafanız bozulup mahkemede hakime veya hapishanede gardiyana dalmaya kalkmazsanız...
ve son nokta: ben bu yazıyı, yasadışı örgüte üye olmak gibi "havada" bir suçla gözaltına alınan 11 gazeteci için yazdım!