lisede basket takımının kaptanıydım. kafama göre çok canım sıkkın olduğunda hocalarıma beden öğretmenimiz çağrıyor diyip derslere girmezdim. kafamı dağıtırdım, sonrada sinsice beden hocasının yanına gidip olayı anlatır beni irade etmesini isterdim... ona karşı hep saygılı olduğumdan dolayı ses çıkarmazdı. onu zor duruma düşürdüğümü şimdi anlıyorum. burdan önce teşekkür edeyim canan hocaya...
yine sinirlerim bozulmuştu beni beden hocası çağırdı yalanı ile vınladım gittim dersten... alman lisesini bilenler bilir, yangın merdivenlerine kafanıza göre çıkıp kafa dinleyip galata kulesini izleyip, köprüye selam çakabilirsiniz. gittim oturdum en üst kattaki merdivenlere denize bakıyorum. hemde ağlıyorum sessizce. saatime baktım zilin çalmasına az kaldığını anlayınca, ayağa kalktım, tam bir adım atıcaktım başım döndü tutuncak yer arıyorum deli gibi. eğer düşersem, merdivenlerden düşmeyi bırak lisenin bahçesine yapışır geberirim. aklımda bu düşünce ile tutunacak yer ararken omzumda bir el hissetim. kafamı kaldırdım baktım canan hoca, hem sinirli hem üzülmüş bana bakıyor çek çeke beni okula soktu. tek sorusu;
-ya düşüp ölseydin ve benim adımı kullanarak sınıftan çıkıyorsun bahçede cesedini kazırlarken, insanlar benim yanımda olduğunu sandıklarından benim başıma patlıcaksın farkındasın değil mi dedi.
kızamadım o anda bir daha hiç böyle bir yalan söylemedim. ama çok oturdu dedikleri içime, kadın haklıydı.
tamam dersi yırtmak çok güzel evet popilerde oluyorsunuz takıma girince, ama maç zamanı ve gerçekten hoca çağrıyorsa gidin arkadaşım. valla bak.