tekrarları sevmemekle beraber alakasız çarpıtma psikolojisinin "namus bekçisi" evrim geçirip, modernize oldu ve "fake bekçisi" olarak varlığını sürdürüyor türünden zırvalarına karşın yinelemekte fayda var ve biraz daha açıklayıcı olacağım bu sefer; "görme, göz tarafından beyne gönderilen sinyallerin algılanması sonucu ortaya çıkan bir hadisedir." bu salt ve basit bilginin devamında açıklayıcı olması adına belirtmekte fayda var; bu eylem gerçekleşirken, beynin sağlıklı çalışıyor olması da en az gözün sağlıklı çalışıyor olması kadar ehemmiyet sahibidir.
ve şimdi yazılanlar, çizilenler ayan bir şekilde ortadayken telepatiden, altıncı hislerden bahseden bakar körler için ne denilebilir ki? bize biyoloji dersinde bunu öğretmediler mesela...
hadi biraz da gene lise döneminden aklımızda yer edinmiş felsefe tatavalarına bakalım. hoş gerçi en ufak bir teessiri olacağından ümidim yok kimilerimiz için ama gene de olur da okuyacak başkaları çıkarsa nacizane, bilsinler diye. insanın; kaplanınki gibi pençeleri, fillerinki gibi hortumları, kuşlarınki gibi kanatları yoktur. insanda tüm bunlar yerine detaylı anlamda bir düşünme ve ciddi anlamda bir gözlem yeteneği vardır. ve insan arada bir içinde bulunduğu şartları, yaşadığı hayatı, hayatına etki eden şartları da düşünmek durumundadır. he tabi anlayacak olan da çıkar bunu, anlamak istemeyen de. orası psikolojinin konusu, felsefeden çıkar iş o noktada.
gel gelelim kişinin çelişkiler içinde kalmış, fake bir yaşantıyı yaşaması durumuna... hem çıkıp da "isteyen istediğini yazsın. ben, dalgana bakayım" diyerek ebleklik yapacaksın hem de herhangi bir şekilde küfretmeyen, hakaret etmek amacı gütmeyen bir yazı dolayısı ile düşündüklerini söyleyen adama salyalar saçarak "sen misin lan alemin fake bekçisi" modunda çıkışacaksın.