reklamın iyisi kötüsü olmaz derler. markanın adı yürüdü mü reklam amacına ulaşmış demektir. biscolata da son zamanların en etkin reklamlarından birinin sahibi marka olmuş.
dizmiş bilumum adonisli, abdominalli erkeği, yüzyıllardır 'erkeğin tatmin edilmesi' temasının dışına çıkığ kadınlara hizmet etmeyi amaçlamış. hedef kitlesini değiştirmiş. fakat erkek müşterilerini kaybedeceğini tahmin edememiş.
eskiden 'çikolata olsun da ne olursa olsun' diyen 'tercihsiz insan' şimdilerde markaları yoklar halde geldi. 'bu o değil di mi, heh tamam' deyip tasdiklenme ve gönlünü rahatlatma ihtiyacına düştü.
biscolata belirli bir zümrenin -ki kendileri memeliler grubuna girer- yiyeceği halini aldı. dalgınlığa düşüp, bir anlık mide ezilmesinin göz boyamasına aldanıp bu ürünü ele almak erkeklerin en büyük korkusu halini aldı. ürüne mesafeli yaklaşmakta maskülenliğin mihenk taşı oldu.
tüm reklamlar, diziler, filmler, tüm holywood, dünya tarhinin gördüğü en iyi oyuncu şahin k, scarlett johansson, taşsız kral pele hepsi biz erkeklere hizmet etmekte. varsın bir çikolata da kadınlara hizmet etsin gözümüz yok. biz uçkurumuzu koruyoruz kendisinden uzak kalarak ama bir son sözüm var. sözüm eti'ye, yarın birgün tongaya düşer burçak reklamı için değişik fikir arayışına girersiniz, işte o zaman işin rengi değişir.