muazzez ilmiye çığ'da buna benzer şeyler söylüyordu, kuran incil ve tevrat ın sümer deki kökeni isimli kitabında. ve fakat nedense yazar nezaket icabı atıfta dahi bulunmamış. ha! olabilir belki yazar kendisi yepyeni bir araştırma yapmıştır ve fikirler kendisinindir. madem öyle. ben sorulara cevap vermek yerine, müddeinin iddiasındaki bilgi eksikliklerine ve dahi hatalarına değinsem yeterlidir. meşhur bir söz var; beni bir sen anladın onda da yanlış anladın diye, işte iddia sahibi de anlamış bir şeyler ama yanlış anlayıp yanlış sıralamış.
öncelikle yaygın bir kanaati, sadece yazarın değil, hemen hemen tüm insanların eksik ve hatalı bildiği bir yanlış kanaati düzeltelim:(#10898170)
1- mekke'li müşrikler pagan anlamında putperest değiller. mekkeli müşrikler allah'ın varlığına inanıyorlar. ve fakat ortakları, oğulları ve kızları olduğuna inanarak inanıyorlar. nitekim bu kur'an'da şu şekilde anlatılır:
"And olsun ki onlara: 'Gökleri ve yeri yaratan, güneşi, ayı buyruğu altında tutan kimdir?' diye sorarsan, şüphesiz 'Allah'tır' derler.Öyleyse niçin döndürülüyorlar?"ankebut suresi 61. ayet meali.
"De ki: 'Gökten ve yerden size rızık veren kimdir? Kulak ve gözlerin sahibi kimdir? Diriyi ölüden çıkaran, ölüyü de diriden çıkaran kimdir? Her işi düzenleyen kimdir?' Onlar: 'Allah'tır! ' diyecekler. 'O halde O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?' de." yunus suresi 31. ayet meali.
hz. peygambere inzal olan vahiy mekke müşriklerine allah'a neden inanmıyorsunuz dememiştir. neden yanında ortaklar ediniyorsunuz demiştir. ve onları bir ve tek olan, doğmamış ve doğrulmamış olan allah'a inanmaya davet etmiştir. ve hatta allah'a isnad ettiğiniz oğullar ve kızlara dair delilleriniz nelerdir eğer doğru sözlü iseniz diyerek açık bir davette bulunmuştur. yani tevhide çağırmıştır. tevhid ise, rububiyette tevhid, uluhiyette tevhid, isim ve sıfatlarda tevhid.(isterseniz bunların tamamını açıklayabilirim. ama konu dışına çıkılacaktır. internette yeterince bilgi var bu konudahttp://www.islam-tr.net/tevhid/11244-tevhid-nedir-kelime-i-tevhid.htmlsitesinde kısa da olsa açıklama okunabilir.)
2- hz. muhammed (s.a.v.) döneminde belli başlı kaynaklarda zikredilen dört tane din vardır.
a)müşriklerin inandığı putperestlik.
b)hz. ibrahim'den bu yana gelen hanif dini.
c)yahudilik.
d)hrıstiyanlık.
hanifler bir olan allah'a inanırlar ve şirk koşmazlardı. ve fakat belirli bir ibadet biçimleri olmadığı gibi mekke'de sayıları bir elin parmaklarını geçmezdi.
yahudiler ve hrıstiyanlara gelince; hz. peygamber(s.a.v.)'in emri ile -arada yaşanan bir takım olaylar ve bölgenin kutsal ilan edilmesinden dolayı- tüm bu dinlere ait insanlar bölge dışına çıkartılmıştır. bakmayın şu an suudların para için oteller yaptırdığına. hicaza müslüman olmayanların girişi yasaklanmıştır. yani yahudi ve hrıstiyanlara ait kalıntı veya eser bulunmamasının nedeni, onların bu bölgeden çıkartılmasıdır.
3-hz. muhammed(s.a.v.)'in babası, peygamber daha doğmadan vefat etmiştir. dini inancının ne olduğuna dair elimizde sahih bir bilgi bulunmamaktadır. müslümanlar peygamberlerini çok sevdikleri için anne ve babasının affedileceği gibi tarihsel geçerliliği olmayan şeylere duygusal yaklaştıklarından ötürü inanırlar. ve fakat bunların bir delili veya senedi yoktur. amcası ebu talip ise müşrik olarak ölmüştür ve cehennemliktir. bu konu peygamberin hidayet veremeyeceği bahsi adı altında, veya daha doğru adlandırma ile hidayetin sadecde allah'ın elinde olduğu bahsinde ciltlerce dolusu kitapta anlatılmıştır. kur'an'da bu konu hakkında "Resulüm! Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; Ancak, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir." kasas 56. ayet meali denilmektedir. yani peygamber amcasına hidayet edememiştir. bu yetki sadece allah'tadır.
4- hz. muhammed(s.a.v.)'in risalet gelmeden önce kırk yıl boyunca hangi dine inandığına dair; hanif dininden olduğuna dair bilgiler vardır. yani şirk koşmamıştır. hrıstiyan ve yahudi olmamıştır. allah'a ve ahirete inanıyordu. ama nasıl ibadet edileceği ve nasıl dua edileceğine dair en küçük bir bilgisi dahi yoktu. bunu kur'an şu şekilde anlatır:
"Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin" şuara suresi 52. ayet meali.
"Seni yanılmış (şaşırmış) bulup doğru yola eriştirmedi mi?" duha suresi 7. ayet meali. bu konunun tafsilatlı olarak tartışıldığı bir diğer yer;http://www.mumsema.com/diger-soru-ve-cevaplar-kategorilerin-disinda-kalanlari-bu-bolume-acalim/146161-hz-muhammed-hasa-puta-tapmismidir-sura-42-52-ve-duha-93-7-aciklamasi-nedir.html adresidir. isteyen geri kalanını oradan takip edebilir. kısaca peygamber risalet gelmeden önce hanif dininden idi. ve fakat malumata dair bilgisi yoktu.
5- alak suresi ile alakalı olarak arkadaşı bilmesi gerekenler şu hususlardır:
a) kuran müstakil bir kitap olarak bir seferde inzal olmamıştır. 23 sene peyderpey nazil olmuştur.
b)tefsir usulüne dair bir kaç bilgi kırıntısına sahip olunsa idi, alak suresi ile alakalı hiç soru sorulmamış olurdu.
c)tefsir usulünde esbab-ı nüzul diye bir husus vardır. ki ayetlerin neden indiğini anlatır. yani ayetler durduk yere değil, yaşanan bir olay neticesinde indiriliyordu. ve eğer bu sebepler bilinmez ise analama her daim hatalı olacaktır.
d)ayetlerin mekki veya medeni olmaları: bir ayet veya sure mekke'de mi indi, yoksa hicretten sonra medine de mi? bu kronolojik açıdan çok önemlidir ve verilen hükmün geçerliliğini belirler.
e) evet bu şıkta yazacaklarım yazarın cehaletine dair: alak suresi komple inmemiştir. yani ilk beş ayet nazil olmuştur. ve bu ilk inen ayetlerdir. ve fakat devamında 6 ila 19. ayetler daha sonra muhtemelen risaletin 3. yılında inmiştir. ki risaletin üçüncü yılında üç vakit olarak namaz farz kılınmıştı. bu konunun anlaşılabilmesi için, "nüzul sebebi, mushaf dizilişi, nüzul sırası" gibi kavramların mutlaka bilinmesi gerekir. yukarda da değindiğimiz gibi kur'an müstakil bir kitap olarak inmemiştir. atıyorum, bakara 15 vahyolunmuş, ardından nisa 89 vahyolunmuştur. sıralama biraz farklıdır. mushaf dizilişi ile nüzul dizilişi/sırası başkadır. ve yine bu konu hakkında daha detaylı bilgiler iki kitapta yer alır. birincisi, tefsir tarihinde, ikincisi tefsir usulünde.
yani iddia edildiği gibi peygamberin namazı bilmesi ayetin ilk inen giriş kısmı ile alakalı değildir. daha sonra inen -3. yıl muhtemelen- 9. ve 10. ayetler geldiğinde namaz zaten bildirilmişti.
6- hac, kurban oruç gibi ibadetlerin bir çoğunu mekkelilerin bilmesi gayetle normal. çünkü mekke'yi kur'an hz. ibrahim'in oğlu hz. ismail'dir. kuran'a göre islam peygamberi ve hz. muhammed'in dedesidir. yani peygamber bu ibadetler ile ilk atasının sünnetini/geleneğini devam ettirmiştir. tabi şirkten arındırılmış hali ile.
gel gelelim yazının ana fikrine: bu iddiaların hepsine birden islam şu şekilde karşı çıkar; ilk insan ile birlikte yeryüzünde ilk var olan din bir ve tek olan allah inancıdır. insanlar çoğaldıkça bu inançta sapmalar meydana gelmiştir. allah'ın bir takım isim ve sıfatları başka varlıklara vermek, o varlıkları yüceltmek sureti ile dalalete düşülmüştür. batılı gözle bu işlem tam tersidir. batılı tarihçiler, ilk önce çok tanrıcılığın var olduğunu ve kimi insanların bu tanrıların tüm özelliklerini tek bir tanrıda toplayarak tek tanrıcılığın icad olunduğunu iddia ederler. ve fakat bu tez inandırıcı değildir. çok olanın birleştirilmesi mümkün değildir. ve fakat bir olanın çoğalma ile bölünmesi ise kaçınılmazdır. işte bu bölünmelerde peygamberler gönderilerek düşülen yanlışlık anlatılmaya çalışılmıştır.
kaldı ki sümer vs. eski dönemlere ait kitabeler yeni yeni toprak altından çıkartılmaktadır. risalet gelene kadar okuma yazma bilmeyen bir peygamberin bunları öğrendiğini iddia etmek gülünç duruma düşmekten başka nedir ki? sallıyorsunuz bari destekli sallayın.
ve yine allah kur'an'da her kavme peygamber gönderdiğini beyan etmektedir. ki eğer sümerler bir kavim/millet/halk/ulus ise onlara da bir peygamber mutlaka gelmiştir. ve o peygamberin getirdiği din tahrif edilerek çok tanrıcılık icad edilmiştir. çok tanrıcılıktan bahsediliyor sümerlerde ve fakat nasıl ortaya çıktığına dair elde tahmin dışında bir veri yok. sadece antropologların bir dişten koskaca şehir hayatını resmetmeleri gibi abuk subuk şeyler. ve bizden bu hurafelere inanmamız bekleniyor.
edit: iddia sahibi diğer entrylerinde muazzez ilmiye çığ'ın adı geçen eserini kaynak olarak kullandığını mesaj yolu ile belirtme nezaketi gösterdi. ben diğer tanımlarını okumadığım için bu tanımın ilk cümlesini bu bilgi doğrultusunda o şekilde yazdım.