son dönemlerde ortaya çıkan bir konu var; tarafsızlık. tarafsız olmak insanların ilgisin çeken bir kavram olmaya başladı. fakat herkes "tarafsızlık" söylemlerinin arkasına sığınarak, kendisi kurtarmaya çalışıyor. kitle iletişim araçlarında, siyasette, futbolda yani her şey de tarafsızlık ilkesi aranmaktadır. "medya tarafsız olmalıdır" söylemlerinin arkadın da bu olgu yatmaktadır; kendisini kurtararak bir günah keçisi yaratmak.
tarafsızlık ilkesi kimi zaman - medyanın bazı konularında, futbolda gibi- işe yarasa da, çoğunlukla haksızı güçlendiren durumdadır. çünkü güçlünün güçsüzü ezdiği toplumda, güçsüzü ayağa kaldıracak güçler hep tarafsızlık ilkesine sığındırılmaktadır. aslında bu tarafsızlık ile güçlünün güçsüzü ezmesi kolaylaşmaktadır.
halkın yanında bulunması gereken medya, siyasette halkın politikalarını üretmek için gereken güç hep halkın yanındaki taraflılıkta yatmaktadır. büyük sermayenin yanında olan taraflılık ise haklı olarak tepki görecektir ve "tarafsızlık" istenecktir. fakat göz önünde bulundurulması gerekn nokta bu tarafsızlık istemlerinin hepsinin güçlüler tarafından çıkarılıyor olduğudur. bu yüzden tarafsızlık ilkesi belli ölçüler de- halkın yanında olmak gibi- çöpe atılması gerekmektedir.