türkiye cumhuriyeti halkı olarak, günlük yaşantımızın bir yansıması olan uludağ sözlüğün durumu.
aslında sözlükteki insanlar, sokakta gördüğümüz insanlardan çok da farklı değiller. sonuçta bu sözlükte takılan insanlar sen, ben... kısaca biziz. ve biz ne kadar gazete okuyorsak, ne kadar kitap okuyorsak sözlüktekiler de o kadar okuyorlar işte. belki biraz daha üniversiteli kesime hitap ettiği için toplumun entel sayılabilecek bir kısmı sözlükte ağırlıklı olabilir. ancak her üniversiteli de sosyal sınıf bakımından öyle entellektüel klasmanına felan girmez yani. 4 yıl sonunda 2 kitap okumamış çok adam bulursunuz.
uludağ sözlükte gerçekten okuyanların oranı çok düşük. ancak, önemli olan; "herkesin bizi okuması gerekli mi?" sorusu. kısacası eğer siz insanları okumamakla suçluyorsanız ve kendiniz okuyan kesimden iseniz. sizi herkesin okuması değil, belli bir kesimin okuması daha çok ilgilendirmeli. en azından ben öyle düşünüyorum.
şu ana kadar edebi eser vermiş felan değilim. topu topu 10 tane entryim vardır zaten. kaldı ki girilerim de doğru düzgün okunmuyor. fakat zamanla beni tanıyacak ve benim kendisini tanıyacağım insanlar olacaktır. ve benim için önemli olan beni o kesimin okumasıdır. daha okumadan oy veren, kendini sözlükteki insalardan bir şekilde sıyrılarak ispat etme çabası içinde olan ergen şahıs beni okusa ne, okumasa ne... daha bir özetle, "günlük yaşamda benim umursamayacağım adam, sözlük ortamında beni umursasın" çabasına girmemin mantığı ne.