Şimdi uzun uzun konuşmayı sevdiğimden ötürü; kısacık yazıp benliğimle ters düşmek istemem. Daha önce bu zirvenin birincisine katıldığımdan kelli; atalarımızın nasıl olup da sıkıldıklarında her şehrin göbeğine, her köyün meydanına, her kasabanın merkezine, her dağın tepesine sıkılmak konsepti çerçevesini aşmayan modern heykeller kondurmadıkları manidar olduğunu düşündüğüm zamanlar geçirtmiştir.
göz görür gönül ister davranışından ayrı duramayan bir huyun takipçileri olarak sıkılmayı nelere indirgediğimizi de çözebiliriz bu zirvede de çözebileceğimizi sanıyorum. "işim gücüm yok, uykum yok, yokum yok o zaman sıkılayım bari" kolaycılığına kapılıveren rüzgarın yakaladığı bir grup olarak iki bira tokuşturup evlerimize dağılacağız.