bir eşit ağırlıkçı olarak mühendislik beni ilgilendiren bir konu değildi ta ki evlilik kararı aldığım sevgilimle tanışana kadar. aslına bakarsanız mühendisler beni şimdi de çok fazla ilgilendirmiyor nitekim sevgilim gözünü üst katlara diktiğinden mba yapmakta. neyse. konumuza gelirsek. bir mühendisle birlikte olmanın zorluklarını yaşıyorum. bu aslında daha genelinde sayısalcı-eşit ağırlıkçı sorunu bence. 4 yıl boyunca öğrenilen doktrinler, kazandırılan bakış açıları, beynin kullanılan lobları ve daha pek çok şey birbirinden farklı. ancak mühendislerin diğer taşaklı sayısal mesleği olan doktorluğa göre şöyle bir dezavantajı var: 1) mühendislikte gerçekten çok az kız var ve çirkin kız sayısının çokluğu şehir efsanesi değil. 2) doktorların konusu insanken mühendisliğin en baba kolları teknik üstüne. gıda, çevre, endüstri vs. kapsam dışı. bu arada benim genellemelerimin kaynağı teknik üniversite mezunu makine mühendisleri. evet. efendim oldu da beraber metrobüse bindiniz ki istanbul'da metrobüs denen işkence aracının tarihi ilişkimle yaşıt sayılır. metrobüsün bir marifet olduğunu zannedenler, bunun için tayyeap ve topbaşa şükredenler, gerizekalısınız. neyse. mesela siz metrobüsteki insanları gözlemleyip sosyal tespitler yaparken o motor, hidrolik pnömatik, valf vb. tip konuları zihninin içinde bir kez daha döndürüyor ve gereksiz tüm hesapları yapıyor. bunun daha da kötüsü sizin tek kız, sevgilinizin ise 2 mühendis arkadaşı ile aynı ortamda olduğunuz kombinasyon. kendilerini tüm bu dinlemeye kalktığınızda uyuduğunuz konuları konuşmaktan alamayıp sizi unutmaları onlar için çok normal. ben konuyu çok uzatmayayım. eğer ilk ciddi ilişkinizi teknik üniversite mezunu bir mühendisle yaşayan idealist bir sözelci/eşit ağırlıkçı iseniz artık bu işkenceyi daha fazla uzatmayın. ikinize de yazık. hiçbir zaman haydi fridanın eserleri gelmiş pera müzesine gidelim, güneşli bir haftaiçi sabahı pierre lotide kahvaltı eyleyip ssm'ye uzanalım, nobel alan yazar da ne kadar amdan götten değil mi, kutluğ ataman'ın sergisine bitmeden yetişelim hem zaten istanbul'un ermeni mimarlarını da görmek istiyordum, haydi biutifula gidelim, bak en çok istediğin kieslowski dvdsini aldım, cumartesi sabahı turizm fuarındayız unutma sakın, murathan mungan'ın imza günü 14.45'te xyz yerdeymiş, 4 kişilik vahşet tanrısındaki 3 oyuncu o kötü oyunla nasıl ödül almış, ilhan erşahin, jülide özçelik, ayhan sicimoğlu bir araya gelse dünyanın en mükemmel üçlüsü olmaz mı sence de, caz festivali, kısa film şeysi, !f, king's speech'e gidemezsek kendimi camdan atarım, sürprizz mutfak sanatları akademisinden ikimize bilet aldım, seninkinden daha iyi tortellini yapan bir yer buldum ilk fırsatta ordayız, the book of art'ın temiz ikinci elini düşürdüm d-e-m-e-y-e-c-e-k. diyemeyecek belki de. bunlar için onu suçlamayın. ya bu gerçekle yaşayın ya da ayrılın. kimseye yazık etmeyin. gerçekten çok seviyorsanız da fedakarlığı öğrenin. eğer ikiniz de birbirini tüm eksik yönlerinize rağmen delice mutlu ediyorsanız bu ilişkiye devam edin.