Önceki gün biletimi aldım internetten. Gittim Kadıköy'de bastırdım bileti. Formamı hazırladım. Sabah kalktım işe giderken çantama da formamı yerleştirdim. Saatin geçmesini bekledim. Geçmedi. Bekledim. Geçmedi. Hava bozdu iyice. Bir ara kara döndü. Sonra karla karışık yağmura. Saati nihayet 4 ettim. Çıktım. Servise bindim. Durağa 500 metre uzakta servisi durdurdum. Durağa doğru yürümeye başladım. Dondum. Kulaklarımın buz tuttuğunu sandım. Bir şekilde durağa vardım. Bindim minibüse. Arkadaşlarımı aradım. Kadıköy'de buluştuk. Gittik onların biletini de çıkarttırdık stadın altında bi saat bekleyerek. Maç saati yaklaştı. Girdik. ilk yarıda Fenerbahçe'nin atak yaptığı migros tribününün tam ortasına geçtik. Maç başladı. Kasımpaşalı taraftarlarla küfürsüz atışmaya başladık. Onlar biz sustuğumuzda seslerini çıkartmaya çalışıyorlardı biz bastırıyorduk seslerini. Ama küfür etmiyorduk.
Nasıl küfür ederdik Kutsal iTtifak'a rağmen Sevilla maçı sonrasında bizi tek destekleyen kral takım Kasımpaşa'ya. Sonra tam benim karşımda bir faul oldu. Emre'yi çekti Kasımpaşalı futbolcu. Sonrasında profesör Alex de souza geçti topun başına. Bak dedim arkadaşa gol geliyor. Falsoyu gördüm. Kalecinin çaresizliğini. Bağırdık coştuk. Sonra Penaltı oldu. Müneccim daşşağı yemişçesine tutacak volkan dedim. Tuttu. Sarıldık zıpladık düştük yere. ilk yarı bitti.
2. yarı başladı. Maraton ve numaralı tribünlerin bir bölümü hariç Tribün şovu. Daha sonra Dia'nın golü geldi. Arkasından biz coştuk. Fenerbahçe tribünleriyle Kasımpaşa tribünleri bir araya geldi. Birlikte maç sonu bağırmaya başladık beşiktaş'a, Cimbom'a...