tarih: 21. yüzyıl.
yer: türkiye:
tartışma konusu: mini etek.
sonuç: eller ay'a biz daima yaya.
freud der ki: "cinselliğini halledememiş toplumların kalkınmasını da beklemeyin. iki elleri ile bile bir şeyi kalkındıracaklarını zannetmem."
kadınları kendileri ile eşit ve iradelerini kullanma konusunda hür varlıklar değil de, sürekli düzeltilmesi, güdülmesi ve kontrol edilmesi gereken "eksik yaratıklar" olarak düşünenlerin kurtulması gereken en büyük prangalar kendi kafalarında saklıdır. bir kadın nasıl giyinmek istiyorsa giyinmek, kafasına ne takmak ya da çıkarmak istiyorsa onu yapmak konusunda serbesti sahibidir. babası, ağabeyi ya da kocası, sevgilisi onun sahibi ya da yönlendiricisi olamaz. kadınların başkalarının dürtmesi ile hareket etmeyecek kadar aciz varlıklar olmadığının blinmesini dilerken, sadece teşhircilikle suçlanan ve aslında kendi keyfine göre, hangi sebeple olursa olsun giyinmeyi seçmiş kadının değil de, onun bacaklarında göz banyosu yapan röntgencinin gözünden de olaya bakılmasının gerekliliğini saygılarımla arz ederim! lütfen siz erkekler sürekli olarak kadınların bedenlerini ve kamusal ya da özel alandaki yerlerini bizim yerimize tartışıp durmayın. herkes kendi kapısının önündeki bahçe ile ilgilensin.
hoş pek çok gözün konumu zaten röntgencinin açlığının ifrazatı gibi entrilerle kendisini belli ediyor.
namusa bacakta değil, kafadadır, gözdedir, alındadır.
ah şu taşralılığı bir atlatabilsek. daha iki yüzyıl filan vardır o tip bir dönüşüme helbet.