her iki taraftan insanın üzerinde tartıştığı ama türkiye 'deki realiteyi çok fena ıskaladığı fikir.
soru 1 : osman pamukoğlu veya bir başkası makul sayıda güçle bu işi bitirebilir mi ?
cevap 1 : niyet olduktan sonra , o kuvvet de özel yetkili "avcı taburları" şeklinde organize olduktan sonra biter , bitirilir.
ancaaaak ; 20 yaşında sağını solunu bilmeyen bebelerle değil profesyonel ve tam donanımlı ( kurşun geçirmez yelek, gece görüş başlıkları, kaliteli iaşe ve daha bir alay zamazingo ) askerlerle yapacaksınız bu işi. adama sorarlar "paşa elinde swat timleri mi var yoksa fransız lejyonunun aynısını mı kurdunuz çaktırmadan " diye.
şu an hala pkk ve yan kolları bölgedeki halk içinde kökleşememiştir, hevestir , taraftarlıktır. o büyük katılımlı mitinglerin falan, akp'nin izmir mitinglerinden farkı yoktur.bindirme kıtaların çok da organize olmayan şovlarıdır. tv kanallarının sansasyon amaçlı kadraja aldığı ekstra tipler çoğunluğu hala temsil etmemektedir. diyarbakır mitinglerinde 1 - 2 bin kişilik militan gruplar dışındaki katılımcıların geneli alanı dolduran, çekirdek çitleyip etrafı dikizleyen işsiz güçsüz takımıdır.
takım tutar gibi tuttukları pkk'nin alacağı 3-4 ciddi darbe örgütün , amiyane tabirle "karizmasını çizecek" , ciddiye alınırlığını tamamen bitirecektir. örgüt adı altındaki bu derme çatma yapının lideri denenebilecek unsurlar yöredeki itibarlı , aristokrat feodal ailelerin, aşiretlerin mensubu olmayan kişilerdir. şu anki tek itibar kaynakları silahlı mücadele içinde yer almalarıdır. bölgede ve kuzey ırakta 5 -8 bin arası aktif militan olmasına rağmen "örgüt" mensubu olduğunu ima eden, özel sohbetlerinde bunu kullanan yüzbinlerce kişi vardır.
ayrıca pkk'nin en yumuşak karnı olan "sevk ve idare" nin zavallılık boyutunda olması , örgütün garnizon düzeyinde ve dağınık az sayıdaki adamının bile lojistiğini ve iaşesini sağlamakta çok zorlanması bağlılığı pamuk ipliğiymişçesine güçsüz kılmaktadır. onca beyin yıkamaya , tehdide ,infaza rağmen hasbelkader katılmış ve sonradan kaçmış olan çok sayıda militan vardır. bunların infazlarını engellemek için hatırlı insanların , şıhların vesairenin ricaları , fidye gibi pazarlıklar örgüt kadrosu içinde çok büyük sıkıntıdır.bir başka deyişle bu tarafta da kabak "gariban" a patlamaktadır.
ayrıca mehdi zana benzeri isimlerin temsil ettiği feodal zenginlerin , "hareket" üzerindeki nüfuzuna dağda bayırda gezen "kürt" toplumsal kastlarının en altından gelen insanlarda yarattığı büyük bir memnuniyetsizlik sözkonusudur.
örtülü kürtçü bir hareket olan islamcı ( hizbullah, nurcu akım v.b. ) akımların da pkk ile güç ve imtiyaz sahaları konusunda mücadelesi devam etmektedir.
ayrıca türkiyede hatırı sayılır miktarda devlet memuriyeti yapan "kürt" vatandaş vardır. özellikle sağlık bakanlığı ( yardımcı personel ağırlıklı ) , milli eğitim bakanlığı ve adalet bakanlığı ( yardımcı personel ağırlıklı ) kaddrolarının taşra teşkilatlarında bölge dışında bile neredeyse çoğunlukturlar. bu gruptaki insanlar pkk'den çok kürtçü - islamcı akımlara yakındırlar. .
yani çok komik gibi dursa bile yanına donanımlı 25 - 30 bin adam alacak bir babayiğit ayrılıkçılığın silahlı gücünü bitirebilir. ne abd alabilir elinden, ne suriye , ne almanya ne de başka bir ülke.
ancaaaak burada kendimize sormamız gereken soru şudur ;
bu işi bitirecek , hukuki alt yapıyı sağlayacak siyasi irade şu an toplumun ana fikirlerini temsil eden her 3 partide de var mıdır?
akp geldiğinden beri neredeyse bitme noktasına gelen terör neden bu kadar tırmandı ? açılım ayağına verilen tavizlerin fikir babaları kimlerdir ? kültürel , sembolik adımlar dışında neden ekonomik kalkınmaya yönelik tedbir almaz da iktidar partisi "yardım,yeşil kart,destek" politikaları ile palyatif çözümlerle yetinir ?
mhp neden abdullah öcalan'ı yetkisi olduğu halde asmadı ? emniyet teşkilatı içindeki "doğal tabanı" na neden sahip çıkmıyor ? klasik milliyrtçi emniyetçi erozyonuna karşı neden bu kadar sessiz ? ( emniyetteki milliyetçi kadrolaşmadan ben de şikayetçiyim burda sorduğum soru mhp can damarlarından biri sökülürken nasıl bu kadar sessiz kalabiliyor sorusudur )
bir toplumsal mühendislik projesi olan "kemal kılıçdaroğlu başkanlığındaki chp" nin pratiğe geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. deniz baykal'ın "bayram değil seyran değil" ortaya dökülen kasedi bana ecevitin , ismail cem önderliğinde c.i.a destekli parti kurma hareketiyle yıkılması kadar "yalan" geliyor . erken seçimi forse edebilmek için dsp'den kafilelerle ayrılan milletvekillerinin sonradan kurdukları parti seçime bile katılmamıştı. şimdide baykal döneminde tasfiye edilemeyen "ulusalcı" kadrolar chp'den tasfiye edilmekte , parti gittikçe inönü'nün sodep'ine benzemekte ... neden oluyor da şimdi ve şu anda oluyor bütün bunlar ???( ulusalcı da değilim ezberci tosun sadece neler döndüğünü anlamaya çalışıyorum )
sorular ... sorular ... sorular...
son söz : halkların kendi kaderlerini tayin hakkına inanıyorum . ancak olası bir ayrışmada nüfus mübadelesinin de şart olduğuna inanıyorum. ama işine gelmez bazılarının ...
