"sosyal bilimler" gerçekte bilim olarak tanımlanamayacağı için günümüz TÜrk eğitim sisteminde sıfıra yakın olan seviyedir.
az buçuk zekası olan sosyal sözde bilimler öğrencilerinin veya sözde bilimadamlarının da zekaları bu sözde bilimler bilim olmadığı için düzenli olarak geriler.
Ayrıca sosyal bilimlerde kullanılan iyi kötü mantık yürütme yöntemlerinin hepsi de matematik kökenlidir, bunların hepsi fonksiyon olarak rahatlıkla tanımlanabilir. Ayrıca Türkçe'nin yapısı itibariyle matematiksel bir dil olması, bununla beraber mantıklı bir şekilde Tümce kurmak, bu sözcükler arası ilişkiyi sağlamak da matematikseldir. yani Sözel zeka denilen kavram aslında yoktur, olsa olsa duygusal zeka olabilir ki duygu ve zeka yanyana durmayacak iki kavramdır, o zaman sadece "duygu" yeterli olacaktır. Bununla beraber Picasso'nun ve türevlerinin sanatını analitik bakışı olmayan kişiler tam manasıyla anlayamaz. Picasso'yu geçelim Resim, heykel ve benzeri sanatların tamamı analitik bakış üzerine kuruludur. bu analitik bakış duyguyla harmanlanarak bu sanat eserleri ortaya çıkar. En basiti Michelangelo'nun Davut heykelini yapmasıdır ki analitik bakıştan yoksun olan bir insan Kullanılan yekpare taş sütundan imkanı yok o heykeli çıkartamaz bu da bir nevi mühendisliktir.
Lakin Sosyal bilimlere sözde dememizin nedeni bütün bu matematiksel gerçeklikleri es geçerek yöntemlerini çağcıl manada belirlemesidir ki bu yüzden yaşama yön veren her türlü üretimi fen bilimleri üstlenir, sosyal bilimler de fen bilimlerinin üretimlerinin toplumsal yansımasını yetersiz kaynaklarıyla yorumlamaya çalışıp deney ortamları da olmadığından saçmalarlar.