yargımızın verdiği kararın gerekçesiyle oluşan sorun.
olay neydi bir hatırlayalım. takvimler 2002 yılını gösteriyor. mardin'de 13 yaşındaki n.ç. kadınlar tarafından fuhuşa zorlanmış, bekareti bozulmasın diye de kızı defalarca sattıkları asker, memur, korucu ve muhtar gibi devlet görevlilerine anal ilişkiye girmelerini söylemişti. kızın namusunu koruyacak kadar da düşünceliydi bu kadınlar yani.
olay açığa çıktı, türkiye sarsıldı ve n.ç. de dönemin adalet bakanı cemil çiçek'e bir mektup yazdı ve adalet istediğini bildirdi. hatta şunları yazdı o çocuk:
sayın bakan adım n.ç. 13 yaşındayım. ben daha çocuğum. küçük yaşta çekmediğim acı kalmadı. 12 yaşındayken; babam ve dedem yaşındaki onlarca adam bana 7 ay boyunca zorla tecavüz ettiler. davam hala devam etmektedir. ben bunların hiçbirini hak etmiyorum. gazeteleri her gün takip etmekteyim. her gün bir genç kızın hayatı kararıyor. yeter artık biz çocuklar okumak istiyoruz. oyun oynayacak çocuklarız. ben artık hiçbir genç kızın hayatının kararmasını istemiyorum. o kötü acıyı ben çektim, başka kimsenin çekmesini istemiyorum
o dava ekim 2010'da sonuçlandı. 26 sanıktan 13'ü 15 yaşından küçük bir çocuğun ırzına geçtikleri gerekçesiyle alt sınırdan beş yıl ile cezalandırıldı. bu ceza altıda bir oranında iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 ay'a düşürüldü. 11 tanesi yine alt sınırdan beş yıl ceza aldı, bu ceza suçun tekrarlanmasından dolayı altıda bir arttırılarak 5 yıl 10 aya çıkarıldı ardından takdir indirimi ile 4 yıl 10 ay'a düşürüldü. bir sanık eylemin gerçekleşmemesinden ötürü 1 yıl dört ay, bir tanesi de on sekizinden küçük olduğu için 3 yıl 2 ay ceza verildi. n.ç'yi pazarlayan iki kadına alt sınır olan beş seneden bir fazla yani altı sene ceza verildi, bu ceza da suçun tekrarlanmış olmasından ötürü yarı yarıya arttırılıp 9 seneye çıkarıldı.
kadınlarda arttırıma gidilmesinin sebebi olarak bu iki kadının iffetsiz yaşam sürdürmesi gösterilirken erkeklerde bir iffetsizlik bulunmadı. hatta iffetli oldukları için iyi halden indirim uygulandı. cezaların bu kadar düşürülmesinin bir sebebi de davalının yani n.ç.'nin tüm bu süreçten haberdar olduğu, bilinçli ve isteyerek orada bulunduğu, para kazanmak için fuhuş yaptığı sebebiyle alıkoyma suçunun kabul edilmemesi.
şimdi buradaki iki yüzlülük öyle bir iki yüzlülük iki akıl erdirmek mümkün değil. o iki kadına iffetsiz diyorsun, tamam doğru iffetsizler, ama bu eylemin asıl faili olan 26 adamın herhangi biri iffetsiz değil. ki şunu da unutmayalım bu adamlar zorlanmış değil n. yerine bir başka çocuk olsa yine de yapacaklardı.
bir diğer haksızlık da mahkemenin 12 yaşındaki bir kızın bilincini kabul etmesi. bu olmamıştır demiyorum. n. bir şekilde olayı istemiş, kabul etmiş olabilir. kendisine ne yapıldığının farkında olmama ihtimali var. bu iki kadın belki onun da eline iki kuruş para sıkıştırmış, bu para kaynağı kızın hoşuna gitmiş olabilir. ama bu sebepten dolayı bir kıza, tecavüz mağduru bir kıza bu şekilde "fuhuş yaptı" damgası vurmak bir mahkemeye yakışmamıştır hiç.
o yaşında bile adalet bekleyen bir kızı en alt sınırdan cezalarla yıkan mahkeme, bu defa da gerekçesiyle kızı yıkmıştır. kızın avukatlarına "13 yaşında bir kız bu acılara nasıl dayanır?" diye sorduğunu söylüyor avukatları. avrupa insan hakları mahkemesine gidecekmiş. gitsin. nereye gidebiliyorsa gitsin.
sanırım tarihimizin en utanç verici davalarından, kararlarından biri buydu.
bu kararı veren hakimin görevden alınması gerek. zira bu kararın hiçbir şekilde açıklanabilirliği yok. 13 yaşındaki bir kız nasıl olabilir de yaptıklarının farkında ve bilincinde, para kazanmak için fuhuş yapabilir?