düzenli bir seks hayatı uğruna aileden ayrılmak

entry2 galeri
    1.
  1. ergendik, abazandık, gımıl gımıldı her yanımız, elimize osurup burnumuza duttuğumuz zamanlardı, gazete küpürlerinden ve muhtelif mecmualardan am göt meme yontardık, sert adamlardık.. çok sert..

    her ergenin böyle bir hayali, böyle bir hedefi olmuştur. benim olmadı diyen yalan söyler. (böyle de kestirip atarım)
    ben olabildiğince yumşatmaya çalıştım başlığı. yani afedersin, sikeyim düzenini, sırf bir kere olsun bir kız atabilmek için aileden ayrı eve çıkma hayaliyle büyüdüm. canlı canlı çıplak bir memeli görmek için. ona böyle dokunabilmek, emmek, ellemek... uuufff... ama noldu? düzenli bir 31 hayatım oldu. peki ama noldu? (am mı? biri am mı dedi?) offf, dinle hele dinle...

    ergenlik döneminde, bütün çabalarıma rağmen gerçekleştiremediğim bu hayali, daha önce dört kez girip, kiminde kazanamadığım, kiminde de istediğim sonucu alamadığım üniversite sınavının beşinci ayağında, 'bu sefer daha iyi hazırlanacağım, geçen sene üniveristeyi kazanıp ankara'ya giden kankalarım, murat ve alper'in yanına gideceğim, bi ev tutup her gün ders çalışacağız, daha doğrusu onlar beni çalıştıracak baba, valla bak' ayağına, nihayet gerçekleştirdim.

    babamın en sevdiğim lafıdır: 'ne bokun varsa ye'. hele bir de başına 'siktir git' koydu muydu, dadından yenmez. daha da aramaz sormaz amk. ağzından sikt.. kelimesi çıkarken, hemen oracıkta hazırladıydım, tazmanya canavarlı baksırlarla dolu bavulumu.

    ayrı eve çıkmak şöyle dursun, am sevdasına şehri terk ettim hacı.

    o zamanlar melih gökçek belediye başkanıydı... bizim elemanlardan biri yurtta kalıyor, diğeri de bir öğrenci evinde mülteci.. neyse vardım bunların yanına. ankara'yı bilenler bilir, şehrin en öğrenciperver mekanlarından biri eryaman'dır. eryaman'da (rahat sevişelim diye) 3+1 eve çıktık. hatunlar bağırınca çok ses duyulmasın diye de, en köşedeki odayı ben kaptım.

    aşağı yukarı bir ay içinde, hafiften evi adam ettik. herkes bir yerlerden, birkaç halıydı, kilimdi, kullanılmayan, gözden düşmüş elektronik eşyasıydı derken, bir şeyler getirince, iyi kötü sevişilecek kadar bir evimiz olmuştu.

    artık her şey hazırdı. fakat o zamana kadar hiç hesaplayamadığım bir gerçek vardı ki, işte o gerçekle, en acımasız şekilde yüzleştim...

    bu iki yavşak üniversiteliydi, onlar için her şey daha kolaydı. ama ben? ya ben? ee beeen?
    her gün tanıştıkları hatunları anlatıyorlardı bana, nerelere gittiklerini, neler yaptıklarını, götlerini, göğüslerini... ağlamaklı bir nefretle dinliyordum koduğumun ibnelerini.

    artık evde kız sesleri duyulmaya başlamıştı, özellikle de haftanın bazı günleri cozutuyordu pezevenkler, kızlı erkekli gruplar halinde arkadaşlarını getirip benimle tanıştırıyorlardı. okey mokey oynuyorduk, batak oynuyorduk, şişe çevirmece oynuyorduk ama ben hiç sevişemiyordum...

    alper: olum naaptın yaaa?
    milli: naptım?
    murat(yancı): okeyi attın geri zekalıııı muhahahaha
    1.hatun: ahahahaha
    2.hatun: ihihihihi
    milli: aaaaa, hadi yaaaa, okey miydi o? (tatlı, sempatik, çok sheker ve hiç sevişmemiş anadolu genci imajı)
    3.hatun(hedef): ehehe ay çhok tatlı ya
    milli: (aha verecek) ehehe

    -final-

    3.hatun: ben nerde yatıyorum?
    milli: valla benim oda müsait ehehehe
    3.zilli: hmmm, o zaman sen nerde yatıcaksın ki?
    milli mi ne millisi amk: ben... ben salonda yatarım ya..
    3.gahbe: ayyy chok tatlısın sen yhaaa saol, ben yatarım burda, sen bana bi battaniye ver yeter, sonra da siktir olup yalnızlığına dön, abuk subuk hayallere kapılma, üzülürsün, tamam tatlısın sempatiksin falan ama, o kadar yani, haddini bil, pis bakir!
    dilli susucu: hayıır hayııır hayıııırrrrr

    hep böyle hüsranla bitiyordu...
    kızlı erkekli birçok toplanma oldu, gırgır şamata, sohbet muhabbet.. ama hepsi de aynı sonla bitti.
    gecenin sonunda kendi kız arkadaşlarıyla odalarına çekiliyordu bu göt kankalarım, bense ya gözüme kestirdiğim hatun tarafından uygun bir dille siktir ediliyordum, ya da sakallı, göbekli ve küpeli heriflerle, salonda anlamadığım muhabbetlere girip, komik durumlara düşüp, misafir eğlendiren ev sahibi oluyordum.

    -hahaha iyi güldük ya
    +he he valla ööle
    -neyse kanka, burda mı yatıyoz biz?

    salondan, sevişirken ses gitmesin millete diye, özellikle seçtiğim uzak köşedeki odama gidişte, benim ibne kankalarımın odalarının önünden geçerken, adımlarımı yavaşlatıp bir şeyler duymaya çalışıyordum. sonrasında kapımı kilitleyip, yapış yapış dergilerimi zuladan çıkarıp, her gün baktığım resimlere, ezberlediğim pozisyonlara iç geçirerek yeniden bakıyor ve diğer odalarla, tek elle empati kurmaya çalışıyordum...

    iki yıl kaldık o evde, sadece bir kızla öpüşebildim. o da bıyıklıydı zaten.

    o değil de, melih gökçek hala belediye başkanı amk...
    0 ...