türkiye ile yunanistan arasında hiçbir fark yoktur!
"ayhan sicimoğlu'yla renkler" adlı gezi programının, rodos adası'ndaki bölümünde bir balıkçı lokantasındaki, rum aşçının dediği gibi:
"bu dünya'da, en iyi anlasan iki toplum; türkler ve yunanlardir.kadehimi türk-yunan kardesliğine kaldiriyo(rum)."
evet!
türkiye ile yunanistan arasında hiçbir fark yoktur!
eğer ben atina'da, bankta sırtımda çanta otururken, bir grup yunanlı'nın içinden 70 yaşlarındaki, vasilis amca yanıma gelip türkçesiyle:
"bre sen türk müsün?" diye sorduğunda "evet" deyince bana sarılıp, arkadaşlarını çağırıyorsa...
o gelen arkadaşlarından yorgo amca'nın, "bre sen istanbullu musun" sorusuna "evet" dediğimde, bu sefer bana vasilis amca'dan daha sıkı sarılıp, göz yaşlarıyla:
"sende istanbul'un kokusu var." diyorsa...
sohbetimizde bana her gün dolaştığım, istanbul sokaklarını iki saat anlattırıp, ağzımın içine bakarak bıkmadan beni dinliyorlarsa...
bana hiç tanımadığım türk arkadaşlarını soruyorlarsa...
otele gitmeme izin vermeyip, beni evlerinde misafir ediyorlarsa...
yemekte önüme patlıcanı, cacığın yunan versiyonunu, patates kızatmasını koyuyorlarsa...
yemek yerken açılan radyoda, ferhat göçer'in "biri bana gelsin" , fatih ürek'in "hadi hadi hadi" , sezen aksu'nun "geri dön" gibi türkiye'deki bir çok
şarkının yunancası çalıyorsa...
ertesi gün vedalaşırken "paran var mı?verelim mi" diye soruyorlarsa...
atina'da, gezerken seyyar simitçiler, her işlek caddede karşıma çıkıyorsa...
girdiğim bir halk pazarında, yaşlı teyzeler istanbul'dakiler gibi pazarlık yapıyorsa...
aynı pazarda, pazarcılar şişli'deki salı pazarında olduğu gibi, mallarını satmak için bağırıyorsa...
atina'da bindiğim taksinin, arka camında panathinaikos atkısı bulunuyorsa...
aynı taksinin şoförünün, nazar boncuklu tesbihi direksiyona geçirilmiş olarak duruyorsa...
aynı taksiciye ücreti ödediğimde, aldığı parayı sakalına sürtüyorsa...
evet!
türkiye ile yunanistan arasında hiçbir fark yoktur!