asla bir devlet mumuru konforu yaşayamamıştır, bulunduğu şehrin büyüklüğüne göre yüzlerce, hatta binlerce dosya ile boğuşur, sabah 9da koltuğa oturup, öğleden sonralarına kadar hakimin sözlerini tutanağa geçmeye çalışır, kendinizi onun yerine bir koyun, önce biraz kollarınız ağrır, sonra sırtınıza bir şeyler saplanır, çünkü rahat değilsiniz, tepenizde hakim söylüyor, taraflar konuşuyor, tutanağa geçmelisiniz, sanık biraz sussun ben dinleneyim diyemezsiniz, hele hele sinirli bir hakimle beraberseniz işler daha da zorlaşır.
Her gün yeni davalar, yeni dosyalar, bu dosyaların işlemleri, ctesi pazar mesaiye gelmek sizin için rutin bir eylem olur, mazallah hasta filan olup rapor alırsanız, işe döndüğünüzde büyük ihtimalle işlerin dağ gibi yığıldığını görürsünüz, eve gittiğinizde işlem yaptığınız dosyaları düşünürsünüz, bir falsonuz olursa başka memurlar gibi valilikten izin alınması beklenmez, anında soruşturma geçirirsiniz.
Adliye sarayının köleleri derler zabıt katipleri için, onlar bir köle gibi asla isyan etmezler, asla üstleriyle atışmazlar, (bir savcıya hakime posta koymak kolay değil), onlar sadece yazarlar, dosyaların işlemlerini yaparlar, akşama kadar adliyede işi olan dertli binlerce vatandaşın derdini dinlerler, sonunda da kamudaki en düşük ücretleri alırlar, böyle bişeydir zabıt katipliği.