üçüncü dünya savaşı güncesi

entry88 galeri
    65.
  1. hangi yılın hangi günündeyiz bilmiyorum. artık pek bir önemi de yok zaten. tek bildiğim aralık ya da ocak ayında olduğumuz ve şu an oturduğumm koltukta oturup sayısız tv kanalını izlerken şömineden yayılan o tatlı sıcaklığı hissettiğim günlerin çok geride kaldığı ve asla geri gelmeyeceği.
    her şey nasıl başladı diye soruyorum kendime ama cevapları ya birbirine karıştırıyorum ya da hangisi doğru cevap bir türlü bulamıyorum.
    hatırladığım tek şey dünyayı doğal olmayan bir şiddet dalgasının esir aldığı ve ülkelerin birbirlerine ültimatomlar gönderdiği dönemlerde, olacak olanlara inanmayıp, her zamanki it dalaşları olarak düşünmüş olmam.
    hatırlıyorum; ortadoğu da dalga dalga yayılan sözümona halk isyanları ilkönce asya ya, oradan da güney amerika ya yayılmıştı.
    rusya ise eski topraklarında meydana gelen demokratikleşme çabalarına kanlı bir geri devrim atağıyla karşılık vermiş ve bir sabah tv mi açtığımda kendimi ukrayna dan ateşlenen bir nükleer füzenin moskovayı gafil avladığı ve milyonlarca insanın yataklarında nükleer bir kasırga ile savruldukları haberi ile karşı karşıya bulmuş ve donmuş kalmıştım.
    devlet başkanları dahil neredeyse tüm yöneticilerini nükleer saldırıya kurban veren rusya, o günlerde gerçekleştirdiği tatbikat nedeniyle sağ kalan askerlerin kontrolüne geçmiş ve aynı günün öğlen saatlerinde saldırıdan sorumlu tuttukları amerika, ukrayna, ingiltere ve hatırlayamadığım beşe yakın ülkeye karşı savaş kararı alabileceğinin sinyallerini vermişti.
    o gün kendimi korkunç derecede bitkin ve ümitsiz hissetmiştim ve gece yarısına kadar içmiştim. tam yatağıma doğru sendeleyerek ulaşmaya çalışıyordum ki o zaman deprem olduğunu sandığım şimdi ise türkiye üzerinde havada vurulan bir nükleer silahın radyoaktif şokundan olduğunu gayet iyi bildiğim bir korkunç sarsıntı ve basınç dalgası ile her şey bir anda bitivermişti.
    kendime geldiğimde korkunç bir karanlık ve yıkıma gözlerimi açmış ve neler olduğunu anlamaya çalışmıştım.
    artık yerinde olmayan duvarların enkazları arasında başım zonklayarak el yordamıyla ilerlemeye çalışırken, gözbebeklerimi yerlerinden söken bir ışık dağıyla karşı karşıya kalmış ve o dağın bir anda bana uzanan narin ellerine kapaklanmıştım.
    ceyda, on yıldır oturduğum sitede hiç karşılaşmadığım bloklararası bir komşumdu ve o gece tesadüfen tanıştığı ve bir gecelik kaçamağına kapıldığı yan komşumda orgazm eşliğinde kendi kıyametine yakalanmış ve çığlık çığlığa boşalırken, kendisini üzerinden atan ve anadan üryan cama doğru koşan adamın sayesinde hayatta kalmıştı.
    anlattığına göre, baza ile çok yakınında bulunan gardrop arasına düşmesiyle birlikte bulunduğu kısmın üzerine doğru yıkılan bir beton bloğu sayesinde nükleer ışınımın köredici dalgasından korunabilmiş ve saatler sonra kendisine geldiğinde, onu ilk gördüğümde üzerinde olan erkek elbiselerini üzerine geçirmiş ve gardrobun arkasında açılan duvardan apartmanın temizlik odasına geçmiş ve bulduğu el feneri ile bir çıkış aramıştı. çıkış yönünde ilerledikçe yıkımın şiddetinin arttığını görmüş ve tanımlayamadığı kanlı et parçalarının köpürmüş kalıntılarına takılı kalan gözleri tekrar geldiği yöne dönmesi gerektiğini adeta haykırmıştı ona.
    geri dönüş yolunda ilk rastladığı canlıda ben olmuştum. sanırım bir haftadan uzun bir sürede öyle kalmıştım. hırpani hali ve aklını yitirmişcesine garip bir psikolojinin gözlerine yaydığı cinnet haline rağmen ilk gördüğüm anda onun benim için ne kadar özel ve vazgeçilmez bir insan olacağını anlamıştım sanırım.
    sanırımda ne kelime. şu an kulaklarıma saldıran öpücüklerine karşılık vermemek ve yazmaya devam etmek gerektiğini biliyoruma ama hiçbirşeyin aynı olmadığı bugünlerde, kendimi bildim bileli aynı kalmış tek duyguma karşı koymak istemiyorum. hatta mümkünse sadece onu hatırlamak ve o duyguyu gerçek kılan tek insana sınırsızca sahip olmak, sahip çıkmak ve onda kaybolmak istiyorum. hatırlamamak keşke mümkün olsaydı ama hatırlıyorum ve yazmaya devam edeceğim ama şimdi değil. şu an yapacak çok daha önemli, güzel ve sonsuz birşey var...
    0 ...