reklam ajansları, medya holdingleri ve prodüksiyon şirketleri açık ara öndedir bu kulvarda.
çalışanını günde 20 saat çalıştırmak gibi insanüstü koşullar sunmak böyle şirketlerin hamurunda vardır. gerekirse -ki bu konuda görüşünüzü soran olmaz, zaten sorsalar da bu kriz ortamında ne diyebilirsiniz- pazar gününüzü bile elinizden alma yetkisini kendilerinde görürler.
bir de stajyer ya da yeni mezunsanız zaten baştan öldünüz. yol parası, sigorta ya da maaş beklemek* ne haddinize kuzum? sesinizi çıkarmak bir yana, siz bile durumu normal kabul etmeye başlarsınız. bir nevi beyin yıkamadır yaptıkları; çünkü "daha yeni mezunum,tecrübem yok, maaş mı? yok canım daha neler" gibi cümlecikler dilinize sakız olur. iki laf etmeye kalksanız hakkınız olanı istemek adına, utanmadan yavşak gülümsemeleriyle şöyle ahkam keserler:
-bugün bir workshopa gitsen dünyanın parası, işi öğrettiğimiz için aslında senden para istememiz gerekir.
öyle güzel küfürler icat eder ki insan, ağzına kadar gelir de yutkunur; evlat acısı gibi koyar.
doğru olansa yutkunmak yerine, şu lafları söylemeyi normal bulan hıyarın suratına küfür tamlamalarını doya doya kusmak; sonra da kendini sokağa atıp yaşadığını hissetmektir.