Krishnamurti üstadın, 'iç özgürlük' kitabı, adı gibi okuduğunuz her satır sonrasında bir nebze daha özgürleştiğinizi hissettiğiniz, başucu eseridir.
'krishnamurti'ye göre gerçek kültür, zamanın akışı içinde zamansızlık boyutunu, gerçeği, tanrı yı, mutluluğu bulmaktır.'
'bir şey olmak istediğimiz andan başlayarak özgürlüğümüzü yitiriyoruz.'
'eğitimin işlevi sizin çocukluktan başlayarak, başka birisine benzemeye çalışmak yerine, sizin kendiniz olmanızda size yardımcı olmak olmalıdır.'
'dünyada en güç şey de kuşkusuz insanın, kendisi olması, kendiliğini bulmasıdır.'
'yeter ki ne olduğunuzu iyice anlayın. aslında neyseniz o olmak çok güç birşey.'
'öğrenme çabayla elde edilebilir ama zeka, başkaldırmayla ortaya çıkar, yani korku olmayınca, yani sevgi olduğu zaman. zaten korkunun olmadığı yerde sevgi vardır.'
'yalnız yaşayabilmek için çok büyük bir zekaya gerek vardır. tanrı yı da gerçeği de bulmak için yalnız olmalısınız. bir arkadaşı, kocası ya da karısı, çocukları olmak iyi bir şey ama bütün bunların içinde kendimizi yitiriyoruz. yaşamımızın; arkadaşlarımızın, ailemizin, işimizin dışında hiçbir değeri, hiçbir anlamı yok. ama insanın yaşamında zenginlik varsa,- kuşkusuz bu parayla ya da bilgi zenginliği değil, çünkü sıradan br insan da bunlara sahip olabilir, sözünü ettiğim zenginlik; ''başlangıcı ve sonu olmayan gerçeğin akışını izlemekten gelen zenginlik.'' - arkadaşa fazla gerek duymuyor insan. yalnız olmak, yalnız yürüyüşe çıkmak, elinde bir kitapla bir arkadaşla değil de yalnız başına bir ağacın altında oturmak çok önemlidir. o zaman ağaçtan düşen kuru yağrağı görebilir, kıyıyı yalayan suyun sesisini, balıkçının söylediği şarkıyı ya da zihninizin uçsuz bucaksızlığında birbirini kovalayan düşüncelerinizi izleyebilirsiniz. eğer yalnız olmayı ve bütün bunları başarabilirseniz hiçbir hükümetin vergilendiremeyeceği, insan yapısı hiçbir kurumun yozlaştıramayacağı ve kimsenin elinizden alamayacağı bir zenginlik elde etmiş olursunuz.'
'sevmek bütün yüreğinde sevmektir, tüm varlığını o kimseye vermek ve karşılığında hiçbir şey beklememektir. karşılık olarak o kimseden sevgi dilenmek için bir dilenci çanağı uzatmamaktır. böyle bir sevgi olunca kızgınlığa yer kalır mı? arkadaşınızdan birşeyler bekliyorsunuz, arkadaşınız beklentilerinize karşılık vermeyince düş kırıklığına uğruyorsunuz. bu demektir ki siz ruhsal olarak, içten içe bu kimseye bağımlısınız. onun için nerede ruhsal bağımlılık varsa orada gönül kırıklığı, düş kırıklığı vardır. gönül kırıklığı da isteseniz de istemeseniz de kızgınlığa, kıskançlığa, acılı duygulara ve daha çok uyumsuzluklara yol açar. işte bunun için bütün varlığınızla sevmeyi öğrenmek çok önemlidir. o zaman korkusuz olmayı, çatışmalardan, çelişkilerden kurtulmayı öğreneceksiniz. insan gençken sevgi en doğal şeydir, yüreğiniz sevgi doludur. ama kısa sürede bu sevgiyi ana-baba, eğitimciler ve toplumsal çevre yok ederler. bu yalınlığı, bu temiz yürekliliği korumak gereklidir. çünkü sevgi yaşamın tadı ve tuzudur, büyüleyici kokusudur. ama aynı zamanda son derce de güç birşeydir. sevgi için büyük bir zekaya, bir içgörüye gerek vardır.'
'yaşamak son derece zengin, sonsuzluk boyutunda sürekli değişim içinde olan bir şey.'
'yaşam tuhaf birşeydir. bir kez siz birşey yapmakta son derce karalıysanız, beklenmedik şeyler olur. yaşam size arka çıkar.'
'yaşam, korktukları için boyun eğenlerin yardımına hiç bir zaman gelmez. ama siz;''istediğim şeyin bu olduğunu biliyorum, her ne pahasına olursa olsun bu istediğimi gerçekleştireceğim'' diyebiliyorsanız o zaman hiç beklenmedik bir mucizenin gerçekleştiğini göreceksiniz.'
'siz bir kez yaşama çağrı çıkardınız mı birşeyler olmaya başlar'
'çevresine duvar örmemiş, kazandıklarıyla, biriktirdikleriyle, öğrendikleriyle kendini yük altına sokmayan, zamanın dışında, zamanın ötesinde, güven aramadan, güven peşinde koşmadan yaşayan bir zihin... işte böyle bir zihin için yaşam olağanüstü güzel bir şeydir. böyle bir zihin başlı başına yaşam, yaşamın ta kendisdir.'