bütün holding yöneticilerinin durumudur. genellikle kararları bile kendileri vermezler, kararları başkalarının "tavsiyeleri" üzerine alırlar, o alınan kararlar da yanlışlık olursa da hatalı olan kendileri değil, o tavsiyeyi yapan adamdır, onun poposuna bi tekme atmaktan da çekinmezler. siemens in yöneticilerinden birisi "hayatı" boyunca yılda 60 milyon euro karşılığı ya mark, ya da euro kazanmış, emeklilik olarak adamcağızın 60 milyoncuğunu kesip 35 milyona indirdiler diye feryat etmişti gazetelerde...resmen yılda 35 milyona "geçinemiyorum" ayağı yapmıştı...neymiş , siemens yeteri kadar "kadirşinas" diilmiş.
bu adamın bütün hayatı işte toplantılara gitmek, başkalarıyla birlikte bitakım kararlar vermek, kararlar yanlış çıkınca o kararı verdirenleri şutlamak, müthiş güzel sekreterleri düzmek, her havaalanında başka kadına vurmak falan...eline tek bir kere bi tornavida alıp, herhangi bir siemens işçisinin hergün yaptığı işi tek bir sefer bile yapmamış, ya da komputer başında oturup o program üretici ekipmanla çalışmamış...ama parayı böyle hamuduyla götürmüş adam. emekli olunca da aynı parayı bana versinler istiyo...
bu bir örnekti...esas paranın te .muna koyan kesimse, ahanda otomobil sektörü yöneticileriyle, bankaların tepelerinde oturan adamlardır. bunlar öyle heriflerdir ki, bu bahsettiğim siemens yöneticisi - ismi aklıma gelmiyor şimdi, yoksa yazacaktım- bunların yanında "çerez" , leblebi fıstık gibi birşeydir. ackermann - deutsche bank ın yöneticisi- alman başbakanı merkel i ayağına çağırdı o da tıpış tıpış gitti, biliyosunuz. öyle "sen kimsin lan, ben bugüne bugün almanya şansölyesiyim" diyemedi. diyemez. yani...
hani "zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış" ya, bizimkisi de işte aynı o hesap...
